Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

27 Şubat 2011 Pazar

Fransız'ın Veda Partisi- Çikolata Sevgilimden Bi Kuple- Orion'ı Düşlemek

Yer: Anneannemler
Mod: Mutluyum. Biraz kendime geldim.
Bugünkü plan: Çok gezdin ders çalış artık biraz : )




Dünden önceki gün Fransız çocuğun veda partisindeydim. Gerizekalı bi de İranlı kız vardı hiç sevmedim. Salak salak kaba bir şekilde konuşuyordu. Aptal. Sonra da "countries like Turkey and Iran..." diye bir laf etti. Alakasız bi yerde ne dediği bile anlaşılmadı. Sonra ben bi soru sordum, ne anlamda kategorize ediyorsun diye, sonra da diğer elemanlar da akıllı tabi; "Bu iki ülke aynı mı sence?" diye sordu. Ben de dedim, paran varsa Türkiye'de her şeyi yapabilirsin!...

Cidden, son zamanlarda sinir olduğum insanlar arasında bu İranlı, geldi ve 1. sıraya oturdu. Türkiye hakkında öyle ileri geri konuşma, böyle bir beğenmeme havaları falan vardı. YA SEV YA TERK ET diyesim geldi : p Ehehehehe. Azeriymiş, ha Türksün o zaman dedim; İranlıyım bla bla dedi. Azerbaycan'ın önceden İran sınırları içerisinde olduğunu öğrendim; ve Rusların ayırdığını. Ayıp dimi? Ama ben bunu bilmiyordum işte!

İranlı kız gelir gelmez konuşmuştuk. Daha doğrusu ben gene her zamanki gerizekalı saflık ve şirinliğimle  : p onu farsça selamlamıştım: "Salammm, chetoriii?" (chetori=nasılsın) sonra Türkçe konuşalım gibi bir laf ettim sanırım, sonra bir yerde peki sen nerelisin? diye sordu "I'm Turkish!" dedim, biraz ünlemli bi şekilde söyledim herhalde; (ama gayet gülümseyerek falan söylemiştim) OOOKAY, yaptı böyle sinir sinir.

Daha sonra biz İtalyan Kız E. ile onun tez konusu ve Türkiye'de kadın hakları vs. ile ilgili konuşuyorduk, diğer İtalyan Kız S. de vardı; geldi, tam konuşmanın en ilginç yerinde, "yeter, bakın şu çocuğa çok sıkıldı, ilginç şeylerden konuşun!" gibisinden bi laf etti. O sırada Alman eleman  biraz uyukluyordu. İtalyan Kız E. de ama bu benim tezim vs. dedi. İtalyan Kız E.'nin karşıt düşünceleri söyleme tarzına tamamen bayılıyorum. Gülümseyerek ve öyle bir tonlamayla söylüyor ki; hem düşüncesinde ne kadar kararlı olduğu anlaşılıyor, hem de söyleyiş tarzı tatlı bir şekilde o düşünceyi kabul ettirmeye çalışıyor.

Daha sonra o İranlı Kız'a sence Türkiye'de İran gibi mi olacak diye sordum; SUUUUURE dedi "tabii kiiii" Aman Tanrım ne kadar gıcık bir kızdı, gıcıklık seviyesi bu kadar üstlerde olan birini uzun zamandır tanımamıştım. Her hareketi zerafet ve mantıksal düşünceden yoksun, löp löp yargılardan ve ne dediği bile anlaşılmayan laflardan oluşuyor. Aptal. Benim okulda tanıştığım kendi İranlım ne şirin halbuki. ("Kendi İranlım" eheh satın aldım sanki töğğğvbe töğğğvbe) Ben kendi İranlı arkadaşımı özledim. <3 Aslında normalde Salma'nın da söylediği gibi İranlılar kibar olur ama bu bi değişikti. Nerden buldular getirdiler bilmiyorum ne alaka yani? GİT EVİNE İSTEMİYORUM SENİ. : P : P  heheh.

Sonra saçma sapan çocukça şeyler yaptık çılgın fotolar çekildik. : p

Fransız çocuğa veda notu yazdım. Ne m'oublie pas dedim, beni unutma. Ve sonra da Ne me quitte pas : p  dedim. : ))) Sonra o da bana bi not yazdı ama beklediğim duygu yoğunluğunda değildi. Yani tabi ki aşık değilim de, ben onu arkadaş olarak çoook seviyordum, daha sıcak şeyler bekledim sanırım, yazdıkları bana soğuk geldi. Ama bu da büyük ihtimal benim alınganlığım. : ( Böyle alıngan olduğum zamanlarda da işte ORION'ı çok özlüyorum çünkü o bunu anlardı. : ( Ya da; o buna yol açmazdı; çünkü bana çiçeği gibi davranırdı. : ((((

Cumartesi gecesi de dans dans dans. Ne kadar özlemişim. İtalyan Kız E. ile ikimiz gittik bu sefer. Ve durmadan dans ettik. Acayip keyifliydi. Bütün dertlerimi unuttum : ) Çok aptalca biliyorum ama gözlerim ara ara Orion'ı aradı; acaba, şimdi Almeida'ya döndü ya, buralara geliyor mudur? Karşılaşabilir miyim diye. En alakasız yerlerde bazen onunla karşılaşmayı diliyor olmam beni çok korkutuyor. Onu unutmam lazım biliyorum, ama bunun belki de bir takıntı haline gelmesi çok ürkütücü. Bazen de takıntı mı yoksa, daha gerçek bi his mi buna karar veremiyorum.

Uzun zamandır hiç bu kadar güzel ve istekli dans etmemiştim ama. O zaman da karar verdim ki Latin Dansları'na yeniden gideceğim.

Seveceğim! Gezeceğim! Görürsün sana neler edeceğiiiiiiimmmmm... : D





Orion facebook'ta profil resmini değiştirmiş. Yeni fotosu grup fotosu ama orda o kadar derin ve masum çıkmış ki suratı. Of ben nasıl unuturum o suratı ha? : (

Bu arada dün danstan yürüyerek gelirken İtalyan Kız E. bana Çikolata Sevgilim'in beni şimdi artık arayıp aramadığını sordu. Çok sordu o onu. Neden bu kadar sordu bilmiyorum; Ç.S. mi sorduruyor acaba diye düşündüm bi çok zaman, ama hiç konuşmadım, hiç konuşmadım, dedi defalarca. Güveneyim mi?

İtalyan Kız E., Ç.S.'yi çok iyi tanıyor tabi Finding Place'e gittiğimde onlar, E.'nin Arap sevgilisi,onun arkadaşı felan hep beraberdik bir süre.

Sonra bir de Almeida'da Ç.S. beni üzüm üzüm üzdüğünde İtalyan Kız E.'nin kollarında ağlamıştım. Ç.S. arkasını dönüp gitmişti (O gidişi ömrüm boyunca unutamam herhalde. Ama orada verdim belki de ben onu terk kararını... Onun öylece gidişini izledim gözlerimde yaşlarla. Orion bunu yapmazdı!)

GOOD BYE LOVER. --> Buna tıklayın bu çok güzel : )

Ama sonra geri dönmüştü. E., ona, "Onu sevdiğini söyle, onu bırakmayacağını söyle" demişti, ve o susmuştu. Ama daha sonra oturduğumuz yerde kahve içerken bana İtalyanca "Seni hep seveceğim." dedi. "Ti amerò per sempre."

Ama benim için yeterli olmadı. Çünkü onu o zaman değil, ben yapayalnız hissederken, ağlarken söyleyecekti. Sağ olsun, onu terk edişimi kolaylaştırdı!

O gece E.lerde kaldık, ben ve Ç.S. Ertesi sabah çok tatlı ve bana karşı çok sevecendi. Ben de E.lerin mutfağında oryantal kursundan öğrendiğim figürleri filan yapıyordum. Bi mutluluk bi mutluluk  : ) Sevecendi................Ta ki kapıyı çekip gidene kadar; ve sonra başka bir kavga. Sonra da ben onu Finding Place'e geri dönerken yolcu etmedim işte. O da orada herhalde arttırdı bana olan kızgınlığını. Çünkü sonra bu konu defalarca önüme geldi.

Açıp bilgisayarını abuk subuk şeylerle uğraşmasından çok alınıyordum, son gün, son saatler ve o benimle en çok vakti geçirmek yerine bunlara dalıyor, diye düşünüyordum. Çok hüzünleniyordum. Duygularımı ifade edemiyor, pencereyi açıp sadece içli bir şekilde uzaklara bakıyordum...

Öyle bir gündü işte.

Radyoda Paulo Nutini'nin aşağıda sözlerini yazacağım şarkısı çaldığında ise benim hüzün dalgam bütün sahillerimi ıpıslak etmişti neredeyse. (Biraz da edebiyat yapalım : p)

Evet işte şu:



i was perched outside in the pouring rain
Nehrin döküldüğü yerin dışına kondum
trying to make myself a sail
Kendime bir tekne yapmayı deniyorum
then i'll float to you my darlin'
Sonrasında seninle yüzdüreceğiz sevgilim
with the evening on my tail
Akşamla beraber benim arkamda
although not the most honest means of travel
Yolculuğun en dürüst kelimesi olmamasına rağmen
it gets me there nonetheless
Yine de beni buraya getiriyor
i'm a heartless man at worst, babe
En kötüsü ben bir kalpsizim,bebeğim
and a helpless one at best
Ve en iyisi zavallı biriyim


darling i'll bathe your skin
Sevgilim senin derinde yüzeceğim
i'll even wash your clothes
Hem de senin giysilerini yıkacağım
just give me some candy, before i go
Sadece bana şeker ver,gitmeden önce
oh, darling i'll kiss your eyes
Oh,sevgilim gözlerinden öpeceğim
and lay you down on your rug
Ve halına uzan
just give me some candy
Sadece şeker ver
after my heart
Kalbimden sonra


oh i'm often false explaining
Oh açıklamam çoğu kez yanlıştır
but to her it plays out all the same
Ama onun rolleri hep aynı biter
and although i'm left defeated
Ve buna rağmen ben yenildim
it get's held against my name
Benim ismime karşı bu tuttu
i know you got plenty to offer baby
Biliyorum çok teklif aldın bebeğim
but i guess i've taken quite enough
Fakat tahmin ediyorum ben oldukça yeterli miktarda aldım
well i'm some stain there on your bed sheet
Güzel senin yatak çarşafında biraz kirlendim
you're my diamond in the rough
Senin kabalığında ben pırlantayım


darling i'll bathe your skin
Sevgilim senin derinde yüzeceğim
i'll even wash your clothes
Hem de senin giysilerini yıkacağım
just give me some candy, before i go
Sadece bana şeker ver,gitmeden önce
oh, darling i'll kiss your eyes
Oh,sevgilim gözlerinden öpeceğim
and lay you down on your rug
Ve halına uzan
just give me some candy
Sadece şeker ver
after my heart
Kalbimden sonra


i know that there're writings on the wall
Bunların duvarda yazılı olduğunu biliyorum
but darling i'll bathe your skin
Ama sevgilim senin derinde yüzeceğim
i'll even wash your clothes
Hem de senin giysilerini yıkacağım
just give me some candy
Sadece bana şeker ver
after my heart
Kalbimden sonra


oh i'll be there waiting for you
Oh seni beklemek için orada olacağım

Not: Çevirileri ben yapmadım. Şurdan aldım. Biraz da yanlışlar var ama, aşağı yukarı böyle işte.

Kimi sevmeye çalışsam hep Orion'la kıyaslıyorum. Sanki benim yazgım Orion'la yazılmış gibi, eninde sonunda ona dönecekmişim gibi...

Bu his.

Çıldırtabilir beni.

Kalbimin etrafına bi kafes oluşturan bu his,

Özgürleştirmiyor,

Ümitlendiriyor beni.

Anımsıyorum,

Lisedeyken çok sevdiğim o sözleri:

"Hope is a kind of narcotic. It wastes your life."

Yani; umut bir çeşit uyuşturucudur. Hayatını harcar.

-Of!...

: (

İçimdeki bu, Orion'la karşılaşacakmışım sanki hissini de öldürmek boğmak istiyorum. Orion offf...

Onu unutamamamın bir sebebi de; böyle yalnız hissetmem sanırım. Onun bi zaman bile olsa, bi şekilde hayatıma girmiş olması bana kuvvet veriyor sanırım. Mutlu oluyorum. Bir Orion daha bulmak çok zor ama. Neden böyle hissediyorum?

---

Şimdi yapılacaklar:

Unuttuğum dersler çalışılacak.

Bu zor! Ama yapmak zorundayım. "Ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin!" Öyle bir şey ya da. : p  : ))

Hani bir tepe görürsün pıtır pıtır tırmanırsın ama dağ görürsün adım bile atmak istemezsin ya, o durumdayım.

Ama bi tepeye tırmandığın zaman kimse sana "Aaa tepeye tırmanmış vay be" demez; dağın doruğuna bir bayrak dikmek ise herkesin harcı değildir.

Cesaret. İnanç. Bunlara ihtiyacım var. Bismillah deyip bi çalışmaya başlasam, 6 saat falan çalışsam, rahatlayacağım gibi.

İnanılmaz ama Orion ders çalışırken bile bana bi istek katıyor. Orion acayip çalışkan ve azimli bir çocuktur çünkü. Bana da kızıyordu o dönem hiç ders çalışmıyorsun diye.

Evet. Önemli olan zor olanı başarmak. Akşam 18:00e kadar çalıştıktan sonra buraya yazacağım duygu ve düşüncelerimi : p

Sonra da kuzencikime gideceğim. Yengecikim ve kuzencikime. Hani annemin yazın kavga edip olay çıkardığı insanlar...

Ah anne ah! (O da ayrı konu tabi şimdi o kadar dağıtmayalım.)

Dün gece İtalyan Kız E. babamı sordu ve ben Isadora'da, dedim. Söyleyemedim. Söylemek istemedim. Neden bilmiyorum. Sadece görüşmüyoruz, dedim.

Bu arada E.'nin bir neuropsychologist olduğunu öğrendim. Yani hastanede çalışacakmış. Buna çok uygun birisi aslında; soğukkanlılığına hayranım. Arap sevgilisi de tıp son sınıfta. Umarım ileride E. ile yeniden görüşme imkanım olur. Belki tezimin laboratuvar çalışmaları için İtalya'ya gittiğimde...

I hope so : (

Gene dağıttım ben konuyu. : ( Aklım karışık. Söylemiştim ama bunu di'mi?

Hem aklım karışık hem de biraz korkuyorum.

Hem insanlar kötü. Hem de biraz üstümde nazar olduğunu düşünüyorum.

İşte bu da mani gibi oldu : D

Şimdi ben Everest'e tırmanmaya gidiyorum. Umarım donarak ölmem ya da aşağı düşmem. Ama bu olmayacak. Dağ tırmanma tecrübem var çünki ; ) Tek sorun daha önce daha küçük dağlara tırmanmıştım. : (


Son olarak;

Bunu dinleyin:



5 yorum:

  1. Ders çalıştıktan sonra next subject:

    1. KORKU. (İçim içim korktuğum içimi yiyen şey.)
    2. Bayan Fakülte Derecesi. Ve onun laylaylomluğu ve onunla ilgili ikili duygularım ve gelgitlerim. Ve geçen hafta bozduğum aram. Ve bu hafta arayışım ulaşamayışım.
    (Dengesiz miyim neyim?)

    3. Projede dönen olaylar. Aklımı karıştıran entrikalar. Yolsuzluk şüphesi. Huzursuzluk tohumu.

    Hayat, aksiyon-macera,

    dram,

    sarkazm!

    not: bu kendime nottur. (her şeyi unutuyorum bu ara alzaymırlı gibiyim : p)

    not2: lady gaga'yı çok seviyorum.

    yarışmacı arkadaşlar.... hayır bu klasik cümleyi etmeyeceğim.

    not 3: hayatımda bir deprem daha yaşıyorum sanırım ve yeni bir şehir kuruluyor.

    ben işte, böyle ara geçişlerde bi tuhaf oluyorum.

    Almeida'ya gelmek--> Bunca zaman sonra dalgaların arasından; Isadora'dan buraya geri dönmek;

    Geçmişimle yüzleşmek gibi.

    Bakalım onu alt edebilecek miyim?

    Not: Biraz önce Bayan Fakülte Derecesi ile konuştum. Çok iyiydi. Ama hep içimde bi şüphe laf taşır mı diye.

    YanıtlaSil
  2. ah BJ ah.
    tüm dertlerini Orion'a bağlamakta inanılmaz bir yetenek sergiliyorsun kuzum...
    yemin ederim izdivaç programlarına,müge anlıya falan çıkıp Orion nirdasın! BJ seni arıyor koş gel. diye bağırasım geldi.

    şarkı çok güzel bu arada :)

    YanıtlaSil
  3. AHAHAHAHA : ))) Sana bi link vericem şimdi onu izle : p

    Oooof harbiden yaa ben bunu niye düşünemedim oralara çıksam ya!!!

    Eööööö, taliplerimi arıyorum. : D

    http://www.facebook.com/video/video.php?v=154556101269634&oid=223723040631&comments

    YanıtlaSil
  4. ahahah çok gldüm yahu.
    :D
    kadın vuruldu resmen.
    Haydar Dümen'i andırıyor adam belki o yüzden :D

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil