Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

10 Ekim 2010 Pazar

Kötü Başlayan Günler Güzel Biter İlkesi -PMS, Kanamayı İstemek ve Kara Liste

Eveeet... Bu ilkeyle kendimi yataktan kalkmaya ikna ettim; ve sabahki dersi kaçırdım. Öğleden sonra AB projesiyle ilgili sorumluluklarıma yetişmem lazım. Ne oluyor bana bilmiyorum? Tam güneş açıyor gibi oluyorken sanki tutup alıp o güneşi yerinden yerine kara bulutlar koyuyorum; birden dumanlı, karanlık bir ruh hali.

Oysa annem Isadora'dan istediğim giysileri göndermişti; en sevdiğim yandan çapraz bağcıklı siyah uzun çizmemi de; tasarlamıştım ne güzel; güzel giyinecek; hafif makyaj yapacak saçımı değişik bir şekilde toplayacak, Burberry's kokumu sürecek; sabah derse öğleden sonra da ders vermeye gidecektim, pür neşe. N'oldu bana?

Dün geç  yattım gene. Bilimum alakalı alakasız forum siteleri vs.lerde oyalandım. Sonra karşıma bir de ne çıksın: rüyamda gördüğüm ve ödül kazanma ihtimalimi yüzde 26 yapan trainspotting sözcüğü aslında bir filmmiş; o çıktı karşıma. Rüyada görülen ve anlamsız olduğu düşünülen bir şeyin böyle hortlak gibi insanın gözüne gözükmesi karşısına çıkması da ilginç bir duygu!

Kabuslar gördüm. (I dream of rain, I dream of gardens in the desert sand, I wake in pain, I dream of love as time runs through my hand...)



Kabusumda eski üni'mden bir çocuk -artistin tekiydi, ukala, sosyete bozuntusu vs.- bana mesajlar atıyor; ben de saf saf cevap veriyorum. Meğer mesajlarda bana asılıyormuş; düpedüz çok adi bir şekilde. Benimle yatmak istiyormuş, daha açıkçası. Ve sonra ondan kaçıyordum. Başka tipleri gördüm eski üni'mden. Birileri bana yardım ediyordu. Saklanıyordum. Sonra rezil olduğumu düşünüyordum. Sonra üni. bitiyordu; ya diyordum şansa bak hiç suçum yok tam da biterken böyle garip bir olayla rezil oldum, lanet olsun.

Bu sabah durduk yerde alakasız insanlara sinirlendim. Galiba PMS bu. Çünkü durduk yerde böyle birilerini boğazlayıverme isteği o zamanlar gelir; bir cinayet işleme duygusu; bir tarifsiz sıkıntı. PMS'lerim bazen çok zor geçiyor. "Kanamayı istemek" işte böyle bir şey... Bir de ısrarla ben takvim falan tutmuyorum, bir yere not da almıyorum. Sonra yaa ben geçen ayın kaçında olmuştum ki? 9u muydu 8i miydi, 25i miydi kaçıydı ki. Amma şuursuzum ya. Bu dağınıklıkla hayatta kalmam bile mucize benim! :))

Annem gönderdi eşyaları göndermesine sonra da telefonda bir güzel bağırdı. Artık ona katlanamıyorum. Artık ondan kurtulmak istiyorum. Peşimi bıraksın istiyorum. Yakamı bıraksın istiyorum. Onun sesini duymayayım, bir gölge gibi peşimde olmasın, her an şimdi ne olay çıkartacak acaba şimdi hayatımı nasıl mahvedecek endişesini duymayayım istiyorum. Ona yaptıklarının cezasını ödeteceğim zamanı iple çekiyorum; benden telefon bekleyip de alamadığı; benden haber alamadığı; etrafa dert yandığı zamanları. Beni en çok incitense hiçbir zaman hatalarını kabul etmemesi. En çok inciten bu evet; yoksa hataları değil. Bir insanı incitmek ve bunu istemeden yapmak farklı bir şey; "canımı yakıyorsun!" demesine rağmen sadistçe devam etmek başka.

(Sting sabah sabah yatıştırdı beni... Sweet desert rose... Each of her veils a secret promise...This desert flower, no sweet perfume ever tortured me more than this. Doğu ezgileri eşliğinde bu şiirsel şarkı; nasıl harika bir sanat eseridir böyle)

Diğer sinirlendiklerim:

Kaba insanlar! Evet kaba insanlara çok sinirleniyorum ben.

Örneğin gerizekalı bir yabancı bilim ekibi gelmişti. Çok eğlenmiştik çok arkadaş olmuştuk çok sohbet etmiştik falan. İçlerinden de en sevdiğim bir tane Alman asıllı kız vardı; mesaj attım ona; cevap vermedi!

Sonra bir de İtalyan asıllı vardı; o da bir muhabbet bir muhabbet gezi aralarında bana şarkılar dinletir; sohbetler şunlar bunlar;Türkçe öğretiriz, vs. Onun da wall'una yazmıştım o da cevap vermemişti.

Ne tuhaf insanlarmışsınız siz be! Bütün tuhaf insanlar da beni mi buluyor? Şurada bahsettiğim Im Juli'yi birlikte izlediğim ve yakın arkadaşlarım arasında biraz özel bir statüye sahip olan; daha önce takma ad verdim mi bilmiyorum ama şimdi Alf diyeyim; Alf:......gerizekalısı, beni sinirlendirecek o kadar laf ettikten sonra resmen kırk takla attı yeniden bir iletişim kurmak için; albümler mi göndermedi, şarkılar mı; en sonunda tamam dedim; herkesin ters bir tarafı vardır; o kadar hatırı var; kaç yıllık dostum; üstünde durmadım; ama tam olarak neye kırıldığımı da söylemedim. Şimdi de ben mesaj attım o cevap vermiyor. Yahu bütün garip tipler beni mi buluyor? Alf zaten biraz değişik bir insan da; vaktiyle Isadora'dan en yakın arkadaşlarımdan biri; Cimcime;uyarmıştı beni, BJ bak Alf kız arkadaşlarına yapıyor durmadan bunu; ama sana da yapabilir; seni de üzebilir, dikkatli ol, diye.
Neyse işte şu an kara listemde yer alıyor Alf. En azından bu sabah için; gıcık Kanadalılarla birlikte. Kiss my ass, yani, ben de öldümdü sizlen mesajlaşmaya, a be canlarım. :p

İviiit... Devam ediyoruz kara listeye. Evet, bu sabah özellikle hatırlayıp özellikle sinirlendiklerim arasında eski üni'mden bazı asistanlar da yer alıyor ama aşık olduğum asis değil diğerleri arasından.

Hele bir tanesi var ki tüm komplekslerini kusmuştu tam ben gitmeden; çağırıp da garip garip ithamlarda bulunup "neden defolup gitmiyorsun" gibisinden Avustralya'daki projeyi niye kabul etmediğimi sormuştu. Sonra da İngilizcesi çok iyi olmak demek ooo ben süperim falan anlamına gelmez gibi abuk laflar. Ayrıca bir de haddi olmayaraktan Almeida'daki hocalarla görüştüğüm için beni güvenilir olmamakla itham etmişti; bak bu küçük bir camiadır, çabuk duyulur böyle şeyler; bilmem ne. Sanki ben gizli gizli hocamın arkasından iş çevirmişim gibi. Halbuki söyledik ama Almeida'ya gidicez diye; adam referans oldu zaten. Vs. Ne gerizekalı adam ya. Bak şimdi hatırlayınca iyice bir sinirlendim. Bu adam da halbuki daha önceden çok yardımsever çok sevimli falan yaklaşan bir tipti bana karşı.

Diğer asistan da, aptal herif, neler yapmadı ki. Önce bir kongrede sohbet ettim diye bir tane Alman doktora öğrencisini diline doladı; yok az kalsın beni gelin ediyorlarmış bilmem neymiş. Sana ne a.q. Sana ne yani... Ben orda görevimi şakır şakır yapmış mıyım yapmışım; yapmasam da zaten senin haddine değil onun ahkamını kesmek; hocam benden memnun mu memnun sana n'oluyor kimle konuşmuşsam da konuşmuşum. Arada da yabancı kadın profesör; organizasyonu yapan; hakkımda o kız ne kadar güzeldi öyle; hayran kaldım, demiş; bir de onu söylüyor. Sonraki bir sonraki seminerde de hafiftan asıldı. Asılmak demeyelim de; işte; o arada bir şey. Sonra zekisin ama bilimsel anlamda eksikliklerin var bıdı bıdı bir şeyler söyledi. Pat diye o günkü teknik geziyle ilgili sorular sormaya başladı ben de o an heyecandan kem küm ettim; sonra lanet olsun dedim; adamı haklı çıkardın işte BJ, aferin sana; şimdi ilelebet, yok ben biliyordum, desen de sana inanmayacak. Zaten bi iki tane öğrenci almış yanına yetiştiriyor onları bedavadan, teknik gezilerine falan götürüyor; sonra da onların daha iyi, daha yetenekli olduğuna inanıyor. E be gülüm; bana  da öyle haftada 5 saat özel ders versen ben de çok yetenekli olurum a.q. Bir de onlar erkek tabi. Uzaysal, 3 boyutlu düşünme yetisi daha iyi olurmuşmuş erkeklerde. Bi ...tir git afedersin. Valla çok sinirlendim ya.

Sonra neye sinirlendim? Aşırı iyi kalplilik ve nezaket göstererek bayram kutlama mesajı attığım bazı hocaların geri dönmemesine çok ama çok sinirlendim.

Sonra Isadora'daki bazı hocaların beni hiç sevmediğini düşündüm... Bir de üstüne buna sinirlendim. (Sanki zorundalarmış gibi. D'iy mi?)

Sonra forum tarzı bir yerde mesajlaştığım ve önce çok orijinal ve çok tatlı bir insan izlenimi uyandıran; sonra Bilg. Müh. olduğunu söylemesiyle, içimden eyvah benim bütün erkek arkadaşlarım ve erk ark adaylarım bilg. müh.tü; tehlike çanları çalıyor, dememe sebep olan bir tipe aşırı sinir oldum. Çünkü bi an inanılmaz hödük olduğunu düşündüm. Sebebi ise... Aslında benim ince algım galiba. Her neyse ama o da son mesajıma cevap vermedi. Aman allahım şimdi yazınca baktım gördüm ki durum harbiden .oktanmış. Bütün dünyanın bir bana, yani mesajlarıma cevap vermeme durumu söz konusu. Böyle bir tavır almışlar yani :p eheheheh Haaa bi tane daha bi tip vardı önce öldü benle muhabbet kuracak diye sonra o da cevap vermedi. Kaçırtıyor muyum ne herkesi? WHAT'S WRONG WITH ME, MA?

Rejimimi, o, Eleni'yle yediğim rüya gibi balıktan sonra yoluna soktum ama; rayına girdi gibi tekrardan çok şükür. İşte buna sevinebiliyorum. 3,4 ay sonra pek harika kıyafetler giyeceğim; pek seksi çizmeler alacağım; buna da seviniyorum.

Eleni ne şirin kız ya. Ne datlı şey öyle. Düşündüm de Eleni'yle takılmak beni mutlu ediyor. O da kendi bölümünden bissürü master-doktora düzeyinde kıskançlık hikayeleri anlattı.

Hmmm... Bilgisayardan uzak durabilmeliyim artık. Bizim kurstaki hocalardan biri; adına Simon diyelim; Simon hiiiç girmiyormuş bile. Facebook'u yokmuş bile. Msn bile nadirenmiş. Simon da o kadar şirin ki. Sanırım onun gözde öğrencisiyim. Ne zaman gitmesem hemen nerelerdesin sen yaa yapıyor. Çünkü kimsenin bilmediği soruları biliyorum. Şakalaşıyoruz. Dersler çok eğlenceli geçiyor. Simon çok güzel yemek yaparmış. Simon yakışıklı biri ki zaten. 28 yaşında, beyaz tenli, kumralımsı, uzuuun boylu, uzuun bacaklı, giydiğini yakıştıran ve genelde siyah beyaz giyinen biri. Bir de muzur yanı var. O yanını çok seviyorum. Tina ile de iyi arkadaşım. Hatta Tina'yla beraber durmadan Simon'a takılıyoruz. Tina da gelecek bugün benim dersime. Bugün güzel şeyler olacak. I feel it. I feel it.

Not1: Şevval Sam konseri tabi ki çok güzeldi. En en ennnn önden izledik Tina'yla ben. Tina'nın ayakları donmuş. Benim de! Ama olsun buna değerdi. En çok keyif aldığım dakikalar ise arkamızda genç bir kızla annesi vardı; biz şemsiyemizi açmıştık; o teyze bizimki daha büyük bizimkini açalım dedi. bej, desenli ve tutacak yeri yine bej olan heybetli bir şemsiyeydi. Ben çok sevdim o şemsiyeyi ve bir süre ben  tuttum. Arkada herkes şemsiyesini açmıştı. Biiiirsürü kişinin şemsiyelerini açmış konserde söylenen şarkıyı hep bir ağızdan söylediğini düşünün. Bir sürü renkli şemsiye, yağmur ve paylaşılan ortak bir şarkı, ortak bir duygu. Sonra işte; yağmur damlaları, ben, önümde yukarıda Şevval; kulaklarımd Gelevera Deresi ezgileri, bir şemsiyenin altında 4 kişi. Böyle bir şeydi. Sahnenin ışıkları ve çalgıcılar. "Kimse almasın seni oy, kimse almasın seni, yine bana kalasın..."

Not2: Sting'i ve Desert Rose'u sevgili babam da çok severdi. Bu şarkı, eğer duyabileceği bir yerlerdeyse; her neredeyse ona gitsin. Süper Baba dizisinde oynarken Şevval Sam'ı da pek beğenirdi o. Ne güzel diziydi ama? "Bana bir masal anlat bana..."

Not3: Babasız Kızlar Korosu diye bir şarkısını keşfettim Baba Zula'nın. Onu da ekliyorum. Şarkı bazı yerlerde Babasız Kızlar Balosu diye de geçiyor. Çok, yani, nasıl diyeyim, anlamlı aslında ama garip bir şekilde komik geliyor. Babamız bizi sevmedi, çirkiniz, çirkiniz, çirkiniz...



Not4: Of artık yapmam gereken şeyleri zaman kaybetmeden yapmam lazım. "Zaman kaybetmemek" işte kilit nokta bu.

Ona buna sinirlenme BJ. Sakin ol. Güzeeel... Bak istersen öyle forumdan morumdan insanlarla da mesajlaşma. Oralardan bir Orion bulamazsın. Orion'ı arayarak bulamazsın zaten; onun substitute'unu da. OK? Bi perde çek, zamanını değerlendir. Kitap oku; ne bileyim Anna Karenina'yı falan oku. (N'oldu senin kitap okumalarına?) Bir süredir Paulo Coelho'nunkilerden başka kitap okuyamıyorum ne iştir anlamadım. Alıyorum evde duruyor. Hani sırf poz olsun diye süper lüks mobilyasının içine rastgele kitaplar yerleştiren zenginler vardır ya, zengin değilim ama onlara döneceğim yakında :)) Paulo'nun 11 Minutes'ini okumak istiyorum. Belki bugün alırım bile? Zaman ilerliyor, tik tak tik tak...Bir an önce nette ders hazırlığı olarak bakmam gereken şeye bakıp çıkıp gitmem lazım. Sonra Tina'ya buluşacağım. Daha kontör alacağım. Of of.. Bazı ufak şeyler bazen neden bu kadar ağır oluyor? Gene de Almeida'yı seviyorum. Burada daha güvende hissediyorum  kendimi.Burada daha çok sevdiğim arkadaşlarım, akrabalarım,tanıdıklarım var. Burada çocukluğum da var ama ona pek uğramıyorum.

Nasıl unuturum? Kara listemde beni hiç ve asla arayıp sormayan amcam ve bazen ikiyüzlü bulduğum halam da var. Beni sevmedikleri için onlara çok ama çok kızgınım! Ve birsürü başka şeyler için de. Ama bu tamamen apayrı upuzun bir konu.

Bu yazımı da bu insanlarla bitirmek istemiyorum. Bu yazımı...

Hımmmm...

Şununla bitireceğim:


Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum. Hiç anlaşılmamaktan daha kötü bir şey bu...

11 yorum:

  1. bj, işte sen. bak bu yazında daha çok sen varsın. imgeler, simgeler, kodların ardına saklanmayan apaçık (diyelim) sen. :) kültür insanı diil de insan insanı.

    bir gün mavi bir gün kırmızı olman çok normal di mi. yaşadıkların, yaşamadıkların, annen, baban, deden, orion. zekan, kültürün, kafası çok çalışmaktan, çok öğrenmekten, bilmekten gelen zorunlu ayrıksılığın.

    giysilerin, kilon. cici sen.

    facebook, msn ben de kullanmam.
    kendini iyi hissetmen için, veya iletişim için, trendler, popülerlik vb. için forumlar gerekmez sana. gerçekten senin bir paradigman, bir trafiğin var. senin hedeflerin var. bir dünyan var. herkesi ortak etme.

    trainspotting müthiş bir ingiliz filmidir. bu arada, the commitments ve full monty'yi de izle. ve billy elliot seni motive etsin.

    rollo may-yaratma cesareti-metis
    ve roland barthes'in kitaplarını oku. yky. özellikle yazmak ve imajlar ile ilgili olanlarını.

    rüyalar, yaşamın izdüşümleri, yansıması, sanat gibi. normal bunlar. ve inan çok normal bir insansın. ve benzersiz.

    to be continued...

    YanıtlaSil
  2. Sen ne zaman düzeleceksin de şöyle eğlenceli bir yazı okuyacağım diye bekliyorum.Daha doğrusu bunu senin için istiyorum baby jeans.

    hiç adını vermeden yazmanın rahatlığıyla içini döküyorsun ne güzel ya :)ben adımı gizlemedim, böyle de rahatım tabi ama herşeyi yazamıyorum senin gibi.

    Orion muydu ona noldu? hiç bahsetmemişsin?


    annenle ilgili duyguların hala aynı şekilde seyrediyorsa demek ki gerçekten davranışları seni çok kırmış.bence annen büyüdüğünü kabullenemiyor, baban ve dedeni kaybettikten sonra söz söyleyebileceği bir tek sen olduğundan da sana yükleniyor canım.

    ama olsun sen içini ferah tut, kendi ayakların üzerinde, tam anlamıyla bağımsız olacağın bir gün elbettte gelecektir.

    bazen senin kuzenime çok benzediğini düşünüyorum.Kendisi de aynı durumda, ailesinden çok şikayetçi, yüksek lisansı da bitirmişti falan ama hala ailesiyle yaşamakta ve ailesine bağlı olmaktaydı.Sonra noldu biliyor musun, kafayı yedi.Psikolojik bir buhran geçirdi resmen.Ama şimdiyse, bir okulda rehber öğretmen olarak işe başladı ve kendini muhteşem hissediyor, belli yani.

    bazı şeyler için zaman gerekiyor sanırım...

    lütfen havalar içini karartmasın =) kendine gel, ve gülümse.Biraz klasik olacak ama, hayatın sana verdikleriyle mutlu ol canım.Çok ama çok daha kötü bir hayatın da olabilirdi.

    seni çok seven net arkadaşın hazal :)

    YanıtlaSil
  3. I dream of fire (bj-you)
    her shadows...a man's desire
    :)
    p.s. I love you and this is the ugly truth.
    :)

    rüyaların, rüyada gördüğün kişiler, olaylar. neler var senin kafanda. neler etkiliyor seni. kırılgan ruhlu bj.

    annen. konuşuruz. önemli konu. zaman. geçer.

    desert butterfly...serene...cynical...rambling rose...

    kaba insanlar. boşver. genel anlamda insanlığı, insanları sev. tek tek uğraşma. zaman kaybetme.

    aim high yanın düşkün yanlarını bastırsın. :)

    YanıtlaSil
  4. bi temizlik yapsana. önce insan temizliği. geçmişin. bugünün. seni üzen, geren, olumsuz vb. insanları listele. ve temizle. çıkar hayatından. yaz blogunda ve unut.eşya temizliği, çevre. sonra da akıl, ruh, kalp, beden. temiz ol. boşalt yaşamını. yeni yerler açılsın.

    okullarda, akademisyenler arası ve danışman hocalarla master öğrencileri arası çekişme, ayak oyunları bitmez. çeşitli çıkarlar.

    çıkarların üstüne çıkar kendini bj.

    orion konusuna da çok döncez. onun duyguları, düşünceleri onu ilgilendirir. seni değil. sen, ona dayanarak, ona bağlı olarak düşünce üretme. kendi açından düşün. kendi duyguların, düşüncelerin.

    konuşuruz...

    YanıtlaSil
  5. önümüzdeki haftalarda, zaman kullanma, ağırlıklardan kurtulma, hedefe odaklanma, hayatı temizleme, zihni sakinleştirme, aktifleşme, ve çevreyi umursamama ama sevdiklerini umursama üzerine yazılar koyacağım bloguma bj (broken jeans :) for your soul only...:)

    YanıtlaSil
  6. alf, asistanlar, eski hocalar. sinirlendin, yazdın. tamam unut hepsini. daha yazacağın, düşüneceğin çok şey var.

    bilg. müh.lerin sana uygun olmaması kadar normal bişi olamaz di mi.

    kimseyi kaçırttığın da yok. gündelik gelgeç tanışıklıklar bunlar. net ve tüketim çağı bu. kimsenin zamanı yok durup da ince şeyleri anlamaya, algılamaya (ince algını) (g. akın). sen de hassas ruhlardansın. konuşuruz bunları.

    rejimin, giyimin yanında sevinmen gereken bi dolu şey var. zekan, yabancı dilin, master, ab projeleri, aldığın verdiğin dersler. şimdilik bildiğim. belirgin bir kadınsı stilinin olması (yaşam, giyim, sanat vb.), estetik algın, ve hatta takıntıların (erkekler), takıntılar da zeka belirtisidir.
    kendinle barışma zamanın gelecek.

    yazıcam bj.

    YanıtlaSil
  7. @deepblueeagle yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum :)) yazılarımı adeta bir şiir eleştirmeni titizliğinde yorumluyorsun; yorumların çok güzel, çok değerli :)
    sinirlendiklerimden ikisi meğerse uyuyakalmış günahlarını almışım. (ya da *bana* öyle dediler?? :P:P:p)

    @hazal nerelerde acaba diye düşünüyordum, yorumunu gördüğüm için çok mutlu oldum. bazen hayatta bazı kişileri bazı yakınlarımıza benzetiriz; ve sırf bu yüzden sebepsiz yere sevebiliriz onları. ben de seni eski bir çok iyi arkadaşıma benzetiyorum; o da böyle iyi kalpli huzurlu tatlı bir kızdı. sonra koptuk ne yazık ki. çizimlerin çok güzel bu arada, sitendeki yorumlarımda belirtmiş miydim bilmiyorum. düzelttim moralimi. koç gibiyim şu anda :))) :D

    YanıtlaSil
  8. üretimin arttı. evet yaz kurtul herşeyden, geçmişinden, dediğin gibi zamanı kullan, hayatının bir listesini yap, ve gereksiz herşeyi sil at, önce yaz buraya, sonra kurtul, ama affederek, barışarak, elbette önce kendini. gereksiz ilgi alanları, gereksiz insanlar, hayatının kontrolunu eline al. yaşadığın bütün zorlukları, kayıplarını ve karşına çıkan insanları öğretmenin olarak gör.

    devam ederiz.

    yeteneklerin, hedeflerin var. odaklan, kilitlen.

    sam konserinde tatlı anlar yaşamışsın. babanı anman ne hoş.

    zaman kaybetme evet. ama zaman diye bişi de yok. sen zamansızsın bj.

    coelho sana hafif.

    buraya yaz ve save etme zihninde. burda kalsın.

    yanlış anlaşılmak korkusunu da unut. çevre diye bişi yok. kaypak bir kavram çevre. kendin için doğruyu yap. anlamayan, yanlış anlayanlar geçer gider.

    ayrıca yanlış anlaşılmıyorsun.

    ayrıca evet hazal iyi biri. senin gibi.

    YanıtlaSil
  9. "İnsanlar birbirlerine görünmeyen iplerle bağlıdır; bambaşka bir coğrafyada yaşanan bir acı çok uzakta bir insanı etkileyebilir" bu da Sam'ın lafı.. :)

    Coelho biraz da kendini tekrarlıyor gibi her kitabında ama bir zamanlar gayet güzel roman bitiriyorken bir süredir zorluk çekiyorum. anna karenina'nın ingilizcesini aldım başladım ama yarım bıraktım; for whom the bell tolls'u da aynı şekilde(onu hatta bi 100 sf falan okuduktan sonra bırakmıştım) bu da nasıl olacak böyle bilmiyorum.

    Benim aman çok seyircim olsun diye bir derdim yok evet; popüler şeyler yazma kaygısı taşımıyorum. ismim de saklı olduğu kişileri mekanları kodlayarak anlattığım için de rahatım.

    Yazmak fırtınalı bir kalp için güzel bir yatıştırıcı. :)

    not: yazdıkların zaman zaman dönüp tekrar okumak isteyeceğim şeyler. güzel noktalara değinmişsin yine ve çok iyi ifade ediyorsun. bence sen de iyi bir insansın. :)

    YanıtlaSil
  10. klasik okuyacağın zaman söyle bakarız. bir dolu iyi kitap var. veya başka tarz roman. sana daha dişliler lazım. :) klasiklere bişi demem. herkesin bildiği ama okumadığı, biliyosun.

    evet. wild side diil safe side'dasın. :) kodlarınla da uğraşıyorum bazen, gülümseyerek. şehirler, mekanlar.

    evet. aynen öyle. fırtınalı kalp. yüzyılın aşkı'nı bul izle. george sand ile alfred de musset'in aşkı. diane kurys filmi. aşk nasıl bişi görersin :)

    peki. olur. sağol :)
    yazdıklarından, senden etkilendiğim için belki :)))

    YanıtlaSil
  11. Cevabına ne kadar sevindim bilemezsin :):)

    evet hep böyle ol ! ve ben de seni çok yakın bir dostuma benzetiyorum :)


    kendine iyi bak canım =)

    YanıtlaSil