Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

25 Eylül 2010 Cumartesi

Bilimde en çok hırsızlık yapanlar Türklermiş! + Kültigin'e n'olmuş?

Evet, bu bir araştırma sonucu. Birinci seçilmişiz hey, millet? Ama neyde; 'en hırsız' kategorisinde. Şimdi, şöyle bir şey var bilimde; yazılan makalelerde. Bir şeyi sen de, herhangi bir kişiden bağımsız olarak düşünmüş olabilirsin (ki bu gerçekte pek sık böyle olmuyor ama en masumundan düşünelim) ama  o kişi senden önce onu yayınlamışsa mutlaka ve mutlaka onu kaynak göstermen gerekir. En altta da listelersin; şu; şu yayın diye. Onun haricinde belli bir konuya ait çalışma yapıp da başkalarının makalelerinde okudukları şeyleri; gördükleri diyagramları, ben buldum, ben çizdim, diye 'aşırmacılık' yapanlar var. Ve görülen o ki; bunu en çok Türkler yapıyorlar.

Ben bunun 'daha masum' örneklerine şöyle rastladım; bir şiiri; bir şiirin bir dizesini; bir kitaptan bir cümleyi alııır, sanki kendimizinmiş gibi yazarız. Mesela benim uzaktan bir erkek kuzenim vakti zamanında bana sayfa sayfa şiirler göstermişti; ben  yazdım ben yazdım, diye; hepsi de ya orada burada, forumlarda rastlanılan ya da çeşitli şairlere ait şeylerdi.

Facebook'ta ise ben şöyle yapıyorum; baya bilinen bir şarkıysa; Pink Floyd'dan vs. bazen tırnak işaretine gerek duymuyorum. Ama öyle pek bilinmeyen, elalemin ağzına marş olmamış bir şeyse; en azından tırnak işareti koyuyorum ki 'disclaimer' yani 'sorumluluk reddetme' diyorlar buna; 'bana ait değildir' mealinde... Ama bir düşünürün sözü, bir yazarın cümlesi vs ise genellikle ait olduğu şahısla beraber yazarım.

Şimdi geldik konuya. Efendime söyleyeyim ben bir facebook iletisi yazdım; eski bir grubun o kadar bilinmeyen bir şarkısının o kadar da bilinmeyen fakat 'havalı' bir aşk sözünü. Kalbi kırık bir söz biraz. Aslında çok da hissederek yazdım. Face'imde de bir akademik çalışmadan tanıdığım; başka üni.den bir kız var; bizim oğlan "whoah! sexyy!" modunda yaklaşıyorlardı; akademik çalışmalarda bile basbaya meme dekoltesiyle gezen sabah sabah kıpkırmızı ruj süren "benim dişiyim dişi" diye bağıran bir tip. Bu hatun; benim iletiyi yazmamdan yarım saat sonra tut sen çal aynısını kendi iletin yap. Like bile etmeden yani. İnsan bi X kişisi beğendi, yapar; sonra çalar; ki genelde benim bildiğim bir dolu insan da "Çok beğendimmm, izninle çalıcam canımmm" falan yapıyorlar. (Ki doğrusu budur- öküz değilsin ya) Ben paylaştığım video'larda bile birinden görmüşsem ilk, like yapmadan paylaşmıyorum; bazen diyorum insanlar mı çok odun ben mi fazla ince düşünceliyim? Sonuçta o kişi belki çok aradı o video'yu bulmak için... Ne biliyorsun? Sonuçta senden önce o bulmuş, bir saygı göster, bir jest yap; sonra gene sen de sayfana koyarsın; arkadaşlarının duvarında yayınlatırsın. Haksız mıyım ama? :) Neyse ben bu kıza karşı zaten çok sempatik duygular içerisinde değildim; bu hareketinden sonra da iyice sinir oldum; yazdım 'onun' iletisinin altına; "Aynı şeyi mi düşündük, yoksa benden mi esinlendin?" diye (bir güzel rencide ettim oh) Ama sessiz kalamazdım. :) Cidden aşırı sinir olurum böyle şeylere. Bir de gerizekalı, tırnağı da kaldırmış. Hani ben, bu söz bana ait değil deyip; aman benim sözüm sanmasınlar başkasının yaratıcılığının eseri deyip; tırnak koyuyorum o onu da kaldırıyor. Öküz yaa.. Bakalım n'apıcak ama hiçbir halt diyemeyecek bence, ne desin zaten...Bu arada kızı da kıskanıyorum, evet. Baya baya yakışıklı bir sevgilisi var ve mıck mıck iğrenç romantik modda orda burada romantik; orada burada öpüşen, sarılan resimlerini koyuyorlar sürekli. Yahu sen zaten mutluluk içinde yüzen bi insansın zaten; ne istiyorsun benim zavallı kalbi kırık iletimden BE KADIN. Halla halla. :)

İşte ben de tepkimi koydum. Size olursa siz de koyun. Sessiz kalmayın. Susma sustukça sıra sana gelecek. If you tolerate this your children will be next falan filan. :))

10 dakika sonra gelen edit: "Kız cevap olarak senden çaldım cnm :p" Yüzsüze baaakkk! Neyse ben de bunun üzerine yumuşayıp en cool halimle "Güzel şarkıdır; keşke bir like yapsaydın" dedim. "Hahh şööle, yakalarlar böyylee..Benden kaç-maaaazzz!" demedim. (Kendini kandırabilirsin; ama beni ASLAAA! -bu laf da Küçük Sırlar'dan :P:p )

Kız gene yakışıklı sevgilisiyle mutluluk süren bir fotosu profilinde; ben ona iletimi çalmışsın naadar hödük düşüncesiz sığ iğrenç pespaye berbat bi insansın desem noooluuur demesem nolur...

Acı gerçek tokatlıyor işte böyle insanı. Hayaaat beni neden yoruyooosuuun :)

edit2: Şimdiii... Sizleri uzun zamandır Kültigo'cuğumdan mahrum bıraktım farkındayım canlarım. En son konuşmamız şu (birazdan anlatcam, sabır!) şekilde oldu, ve en son ben yani bugün ben facebook'tan o aşırı seksi fotolarına bakıp iç geçirdim. (bizde yalan yook! yaptım mı? yaptım. favorimse çene kısmıyla dudakları bi de burnunun dudaklarına yakın kısmı. olağanüstü bir mükemmellikte. abartmıyorum. :)))

Evet en son ben depresif bişi yazmıştım msn'e. ne olduğunu bile hatırlamıyom. demek ki o kadar  kaybediyom kendimi. Ama yani öyle arabesk falan değil; yabancı bir şiirden falan. Neyse nasılsa bizim Kültigo anlamış mealini. (google translate mi kullandı nedir yoksa İngilizce bilmez benim bildiğim) işte direkt dedi ki ağır abimiz; direk daldı lafa; Baby Jeans neden bu kadar duygusalsın? dedi. ("NİYE BÖYLESİN SEN?" :P)

FLASH EDİT: kız iletisini silip yerine saçma salak bi aşk lafı yazmış. (ha şöyle bebeğim özüne dön.)

Sonra işte Kültigo'yla biraz konuştuk, hayatta çok duygusallığın yerinin olmadığına/gereksiz olduğuna, çünkü hayatın buna değmeyeceğine, duygusallığın sadece yatakta sevgilinle ya da eşinle güzel olduğuna dair bir şeyler söyledi. (burada yatak kelimesine mim koydum tabii ki. Hımmmm... Niyeti kötüüü... Vay o. çocuğu....modu, bi geldi gitti ama çok üstünde durmadım :p) Ben de (allahım naadar kibarım) "Sadece aşıkken mi duygusal olunmalı peki hayatta görmezlikten gelinemeyecek bir sürü acı olay var, haksızlıklar var, savaşlar, gözyaşı var? tepkisiz mi kalınmalı?" gibi bir şey söyledim. O da işte gene, insan güçlü olmalı mesajı içeren bir şeyler...dedi... Falan filan.

Sonra bugün bir şey oldu. Ona yöneldiğimi hissettim. Bugün Orion'dan koptuğumu ve ona yöneldiğimi...hissettim. Ama en çok da Orion'dan koptuğumu.

Yani bugün gerçekten sohbet ettiğimizi hissettim. Bir şekilde; beni anladığını, beni tanıdığını, ve güzel yönlerimin farkında olduğunu...

Ve Abraham Lincoln'den bahsetti. Ki kendisi benim bazı konularda aklımda duran, yıkılmamak konusunda örnek aldığım bir insan. Yani ne bileyim, sanki biliyormuş gibi bunu...Oysa kimseye bahsetmemiştim.

Sonra facebook'tan sınıftan bir kıza mesajını gördüm "Naber, nerelerdesin kız?" tarzı. Bir kıskandım bir kıskandım.

Bana birkaç kere içinden geçenleri yazmaktan korkma dedi. Cesaret konusunda sözler. Ben de "Yanlış anlama ama kişi en çok kendinde eksik olduğunu fark ettiklerinin (ya da fark edemediklerinin) tavsiyesini verirmiş, dedim. Merak etme yanlış anlamam dedi. İçinden geçenleri yaz, insanlar kırılmazlar, falan dedi... Ne bileyim...Bir garip..bir şekilde...Ve bir de bir ara da bir zamanlar dibe vurmuş bir insan olarak bunları söylüyorum dedi. Ben de bazen ayağa kalkmak, yüzeye çıkmak için tam da dibe vurmak gerekir dedim... Bilmiyorum..Böyle derin...Hissetmemiştim...

(Lütfen yorum yazın :))

Not: Bu arada, bir de, forum tarzı bir yerden tanıdığım ve muhabbetin daha rahat döndüğü, bir kişi daha var şu an aklımda, o da Kültigin'in tersine gayet modern, bir de ateist vs vs. Tam tersi biri yani. Böyle işte İtalyanca bilir, Amerikan futboluyla ilgilidir falan filan... Ama Kültigin'de garip bir şey var, beni çeken? Nedir?

Şu an içim titredi....

Cesaret edebiliyorsan, sev beni
O kız benim işte... Gözleri kapalı.... Rayların üzerindeki.

16 yorum:

  1. işte o modern tip bana demin eski sevgilisinden; uzak şehirlerde olduklarından bu yüzden bi nevi ara verdiklerinden; ama üniv. bitip şehirler yaklaşırsa; 'evlenebileceğinden bile!' söz etti.

    negzel.

    bana başka kızlardan bahsedin hoşlandığım erkekler. bahsedin evet güzel oluyor; daha bi derine iniyor kalp kırıklığım; daha bi hissediyorum.

    "sen o kıza geri dönersin ben de siyaha" hayatımın her döneminde karşıma çıkmak zorunda mı ya?

    sen o kadar sabah akşam muhabbet et ilgi göster. sonra eski sevgili. e, ebenin nını ama!

    YanıtlaSil
  2. yorum 1: öncelikle yeni teman için teşekkürler kuzum... en azından gözler yorulmadan okuyabildim. Bu kadar sık tema değişikliği de aslında çok iyi bir ruh hali göstergesi değildir ya, benimki sabit diye çok mükemmel bir insanım demek olmuyor... sadece tembelliğimden :) sırf tema değiştirmeye üşendiğimden yazı yayınlamaz oldum... pffff

    yorum 2: face konusunda senin kadar takık bir durumda olmasam da bende dikkat ederim şu "like" kısmına. Ama benden alıntılarda eğer dışarıdan bulmadıysam bir paylaşımı çok ta bakmam. (bundan da face dışında bulduğum ve ilk paylaştığım şeyler konusunda azda olsa bir takıntı olduğu çıkartılır, o da ayrı bir tartışma di mi :P) Bu arada o mükemmel hayatlara taktım face de yayınlanan bu aralar... her daim bir mutluluk, her daim bir gezme tozma hali... hiçkimsenin bir sıkıtısı yok anasını satiim...

    yorum 3: her zaman hödük erkekler kızların ilgisini çeker, iyi niyetli, mükemmele yakın görünen tipler ancak mantıklı kızlar tarafından koca olarak kapatılır... mantıksızlar da (ki burdaki mantık sosyal hayatın gereklilikleri çerçevesinde bir hayat, eş, çoluk, çocuk, ev, araba, kredi taksidi vs. isteyen tipler ve bunlardan değilim malesef) azıcık ilgi gösterdikleri anda bu hödüklere koşar sonra da sanki sonunu bilmiyormuşçasına hayal kırıklıkları yaşarlar... Bruce Willis'in ölü olduğunu bile bile filmi izlemek gibi bir şey...

    bu kadar yorum yeter mi ;)

    YanıtlaSil
  3. Ooo Fiona, buyursunlar. senin için dizayn değiştirdik nerdesin sen :)))

    'bad boys' ayrı bi konu tabi. kültigin'e de bi 'ayar çekip' şutlamayı düşünüyorum :p:P ya da yapmam. neyse...

    seveceğim dizaynı henüz bulamadım, ondandır kararsızlığım... :)

    YanıtlaSil
  4. hııı şu 'o kıza geri dönersin siyaha zart zurt' muhabbeti yaptığım tip de şimdi peşime düştü.

    ben ondan vazgeçtim ya. ondandır.

    çok geeeç, çoook... :))

    ne garip dünya! :D

    YanıtlaSil
  5. marilyn monroe yalnızlığı terimini duymuşsundur sanırım. insanlar bir bireyin varlığını tanımazsa, anlamazsa, onu şeklen görürse, ya da bir ikon olarak. anlaşılmama, onaylanmama.

    yazacağım.

    deepblueeagle
    gökhan

    YanıtlaSil
  6. I restore myself when I am alone.

    It is better to be unhappy alone than unhappy with someone-so far.

    "...fifty cents for your soul."

    If I play a stupid girl and ask a stupid question I've got to follow it through. What am I supposed to do? Look intelligent?


    "...lose my loneliness, ease my mind, eat my flesh."

    to be continued...

    YanıtlaSil
  7. MM'nin yalnızlık, kültür, zeka üstüne tüm sözlerini, şiirlerini okudum. anlaşılamamak, yanlış anlaşılmak vb. ile ilgili en vurucu bulduğun söz hangisi acaba?

    blogun bu şekilde daha kolay okunuyor galiba.

    yazarım...

    YanıtlaSil
  8. türkler öyle. türkiyede de yurtdışında da üniversitelerde, bilimsel yayınlarda hırsızcılık. kopyacılık yapar. yaratma cesareti (rollo may) olmadığı için.

    feys alıntılarında haklısın elbette.

    evet, gerçekten neden böylesin? :)(ama iyi ki böylesin bence)

    birçok erkek duygusaldır, romantiktir. ortalıkta çok gezmez onlar.

    duygusallık, duyarlılık. farklı. türkler oldukça duygusal ama acaba duyarlı mı.

    erkekler, işine gelince, tavlayana kadar pek duyarlı olur.

    kültigin. biraz daha anladıkça yorumlarım.

    :)

    YanıtlaSil
  9. "Hollywood's a place where they'll pay you a thousand dollars for a kiss, and fifty cents for your soul. I know, because I turned down the first offer often enough and held out for the fifty cents."

    bahsettiğim sözü buydu. :) başka sevdiğim sözleri de var.

    YanıtlaSil
  10. bu arada teşekkür ederim uzun yorumlarınıza. yazdıktan sonra blog'umla ilgili en mutlu olduğum şey yorum görmek oluyor. geleneksel defter şeklindeki günlükten de bunu ayıran o zaten. :)

    kültigin is history now. :)

    YanıtlaSil
  11. bişi diil. okuyorum yazılarınızı. yorumlanacak çok şey var. yazarım zamanla.

    "...fifty cents" diye kısaca belirtmiştim yorumumda.

    arada siz de okursunuz yeni girdiğim yazıları yeni açtığım bloga.

    it is all make believe zaten :)

    YanıtlaSil
  12. kültigini ciddiye almayın diye yazacak iken çekinmiştim.

    history olması iyidir.

    hayat. geçer herşey.
    :)

    yazarım.

    beckett kahramanları gibi beyinden ibaret gibisin bazen :)

    çok hızlı düşünüyorsun, serbest çağrışım ve bilinç akışı bile yavaş kalıyor senin düşünme hızının yanında.:)

    YanıtlaSil
  13. Kültigin'i ben history yaptım zaten. O yüzden teselliye gerek yok. Görsel hoşnutluk dışında hiçbir yanıma hitap etmeyi başaramamış bir kişi olarak kaldı kendisi. bir de üstüne en son cesaretsiz olduğum imaları içeren laflar girince; yahu dedim; lüzumsuz bi şekilde duygusal buluyorsun beni, sana göre fazla gereksizce ince düşünüyorum, cesaretsizim vs. sürekli bunları söyleyip duruyorsun. ne işin var be gülüm o zaman senin benimle? yani, be adam madem peşimdesin iki iltifat iki güzel laf et bari. hay, hiç açmayalım o konuları; o yakışıklılığa o öküzlük. çok yazık olmuş yani...

    yeni olaylar yeni kahramanlar var onu da yarın bi zaman yazıcam. çok uykusuzum :)

    not: beckett'ı çok severim

    YanıtlaSil
  14. biliyosun sen herşeyi, içinde kalbinde herşeyi derinden kavrıyorsun. godot veya mucize yok sana gelmiyor, sen gidiyorsun.

    YanıtlaSil
  15. Bu da çok derin bir cümle oldu; "insanlar godot'yu bekleyemezler; çünkü godot gelmez; ancak onlar godot'ya gidebilirler". wow! :)

    YanıtlaSil
  16. a girl who knows too much.

    sweetest perfection (m.Cu)

    "searching for godot".
    "tracking down godot"

    p.s. beckett çok sessizdi. luc besson gibi.

    see you.

    YanıtlaSil