Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

5 Nisan 2011 Salı

yağmur ve depresyon ve Orion

Mekan: Anneannemlerin evi, salon
Zaman Tanımlama: Güneşli bir akşamüzeri.



Bugün yağmur yağdı... Dersten geliyordum şu cancanlı caddede yürüyordum, daha doğrusu kuaförden yeni çıkmıştım: fönlü saçlar. Yeni rengim; bakır kumral. <3 Hemen bir şemsiye alıverdim; şeffaf eflatun bir şemsiye.


Bugün sabah çok keyifliydim. Derse zor yetiştim, çünkü aldığım ilaç beni bebek gibi mışıl mışıl uyutmuştu...

Gecenin bir yarısı derin düşüncelere dalmış buldum kendimi. Sonra da pat diye bıraktığım ilacı aldım. Bırakma sebebim çok sersemletmesiydi; ama doktor almakta fayda var demişti.

Bir tür anti-depresan tarzı ilaçtan bahsediyorum. Uzun yıllar aradan sonra, artık hiç olmaz, artık süper oldum güçlendim ne harika; her şeyle savaşabilecek kuvvetteyim derken; ve, ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde fıstık gibi bir yüksek lisansa başlamışken; yani her şey düzeliyor diye düşünürken; yeniden o yıldız gibi olduğum o başarılı günlerime geri dönebilirim derken, o beni ziyarete geldi. Depresyon.

Tıpkı şiirdeki gibi:

"I moved to go. 
But Death sat down. 
His cunning hand
Explored my skeleton."


Yani, onun kurnaz elleri, benim iskeletimi inceledi.

Bu aslında muhtemelen ölümcül bir hastalık için yazılmış. Ama önemi yok ki, depresyon da seni ölüme yaklaştırıyor; senin benliğini ele geçiriyor. Sanki içinde senin boğulup yok olmanı isteyen ve senin çöküşünden zevk alan biri varmış gibi. Her şey külfet, her şey ağır geliyor. Geçmişten anı parçacıkları hafızana akın ediyor ve hepsini de olumsuz yorumluyorsun. Ne varsa; her şeyi kötüye yorarak. Olumsuza yorarak...

Ne kadar da çok üzücü şey var hayatımda...

Geri dönüp bakıyorum; hep problemler. Hep ailevi çalkantılar; sonra benim arkadaşlarımla yaşadığım sorunlar...

Hala daha yaşıyorum.

"Hep en kırılgan dostlukları taşıdığından,
Kalbim koca bir sargı bezi."


Hep bunlar üzüyor beni... Ailemdeki problemler üzüyor... Hep sorunların havada uçuştuğu bir atmosferde olmak üzüyor... Almeida'ya geri dönüş yaptıktan sonra burada yalnız kalmış olmam üzüyor...

Isadora tabi bi nevi yeni bir hayattı; buradaki anılardan ve insanlardan uzak.

Ama Isadora'daki okuldaki insanları da hiç sevmezdim. Çok "çingene" bulurdum. Yetişmemiş bulurdum...

Şimdi Almeida'ya geri döndüm ve burada da mutlu değilim.

Belki de mutluyumdur ama elimde olmayan duygusal bozukluktan dolayı mutsuzmuşum gibi hissediyorumdur.

Al işte!!!

Eğer benim mutluluğum hep ilaç almama bağlıysa benim elimde olan/olabilecek HİÇBİR ŞEY yok mu?

Yokmuş demek ki...

Ne boktan!!!

Orion'ı çok özlüyorum ve çok arıyorum.

O benim yaralı yanımı tanırdı, bilirdi, ve severdi.

Bana bebeği gibi davranırdı. Üstüme titrerdi...

Orion da şu an Almeida'da ama kader yeniden buluşturacak mı bizi? Bunu bilmiyorum ki...

Hazırlamam gereken sunum okumam gereken bir sürü şey var.

1 yorum:

  1. "Eger benim mutluluğum hep ilaç almama bağlıysa benim elimde olan/olabilecek HİÇBİR ŞEY yok mu?"

    Bu cumledeki "ben" ler iki farkli kisi gibi :) mutlu olan sensin ama sebep sen degilmissin gibi... boyle sormamalisin soruyu cunku sen boylesin isteklerin,eksikliklerin farkli. Sekeri dusen seker hastasinin mutsuzlugunu,kizginligini ortadan kaldiran kimyasaldan, Serotonin duzeyi dusuk birinin algini seklini degistiren, takintilarini azaltan kimyasal amac olarak ne kadar farklidir? al sana soru...

    YanıtlaSil