Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

1 Eylül 2010 Çarşamba

Kız Prens Kılıklı Adamı Seçti Bense Operadaki Hayalete Vuruldum

"Biliyor musun, çocukken bile hep yanlış kadını seçtim. Benim sorunum bu olmalı. Annem Pamuk Prenses'i izlemeye götürdüğünde herkes Pamuk Prenses'e aşık oldu. Bense Kötü Kalpli Kraliçe'ye vuruldum."*


Phantom of the Opera sonunu beğenmediğim ama kendini çok beğendiğim filmler arasında yerini aldı!

Annemle konuşuyorum telefonda; anne dedim şimdi Phantom of the Opera'yı izliyorum. "E biz onu izlemiştik ya! Sonunu söyliyim mi? Eheh!" diyor. (E, söyleME istersen???:)) Kimbilir ne zaman izledik...

KIZ PHANTOM'I SEÇMELİYDİ!!!....

Of! O salak, sıkıcı, prens kılıklı üstelik de uzun saçlı herifle çekti gitti yaa... İnanamıyorum sana küçük soprano, beni hayal kırıklığına uğrattın!



Filmin bazı sahnelerini büyülenmiş gibi izledim... Özellikle kayığıyla, operanın aşağısındaki zindanın su dolu kısımlarında şarkılar söyleyerek kızı, kendi 'karanlık' dünyasına götürdüğü sahne...



Sonra kuğu biçiminde bir yatak vardı -gene ayrıntıya vuruldum- ama muhteşemdi! Ve tüllerle kapanıyordu etrafı -ki ben öyle tüllü müllü şeylere bayılırım- İleride çok zengin olursam kendime kuğu biçiminde bi yatak yaptırıcam. Olamazsam da şu her bir mobilya mağazasında satılan araba biçimli çocuk yataklarından alıp içine sığmaya çalışıcam. :p Her önlerinden geçtiğimde çok hoşuma gidiyor ya.. :)


Ta daa! İşte yukarıda bir kuğu-yatak. Ama filmdeki kızın yattığı çoook daha görkemliydi tabi ki.

Diğer favori sahnelerim:

-Kızın prens kılıklı asil sevgilisi, SEVGİLİ PHANTOM'a tuzak kurmuş, pusuda beklerken kız sahnededir ve birden birden birden rüzgar gibi, sahneye Phantom iner ve sanki oyunculardan birisiymiş gibi kızla karşılıklı opera söylemeye başlar. Orada şöyle der:

You have come here



in pursuit of


your deepest urge,


in pursuit of


that wish,


which till now


has been silent,


silent . . .



* * *

Buraya

en derin arzunun

peşinden geldin,

peşinden geldin

o isteğin,

ki o, şu ana kadar

suskundu,

suskun... 

Çok mükemmel çevirememiş olabilirim, ve İngilizcesi çok daha etkileyici geliyor kulağa, hele ki Phantom'ın ağzından dökülüyorsa... Ki benim Gerard Butler hayranlığım da tüm bunlarla birleşince, film mükemmel-mükemmel-mükemmeldi benim için!

Bu sahnede ise, Phantom'ın rüzgar gibi sahneye indiği ve sopranonun yalnızlığına dokunduğu, şarkı söylediği bu sahnede, kaybedilen bir şeyin, rüzgarın alıp götürdüğü ya da kumsaldaki kumdan kaleler gibi, rüzgarın bozduğu bir şeyin, sanki gene rüzgarla geri gelmesi gibi... bir...his...

"Gittiğin yağmurla gel! Küskünüm yağmurlara!..." gibi...

-Diğer favori sahnem ise kızın babasının mezarına gidip, babasıyla konuştuğu ve o anda Phantom'ın sesini duyduğu sahne. Beyaz... Mezarlık... Kar da vardı sanırım; ya da hatırlamıyorum belki de kar yoktu, belki de kar "benim sahnemde" vardı; benim babamın mezarına gittiğim sahnemde... Kar yağıyordu, evet. Sonra işte kız, onun sesini duydu: "Ben senin Müzik Meleğinim" dediği sesini... ("I'm your Angel of Music") Çünkü babası, bir angel'ın bir 'angel of music'in kızı bulacağına söz vermiş. "Cennete gittiğimde onu sana göndereceğim" demiş...

Sonra prens kılıklı ordan bi yerden pat diye atlayıp "O senin baban değil" "Kanma ona" gibi şeyler söylüyordu...

-Sonra siyah beyaz olarak yıllaaar geçmiş; ve Cristine'in mezarını gösteriyordu; bizim küçük sopranonun yani. :)) Ve orada bırakılmış bir gül; Phantom'ın daha önceden kıza verdiği/vermek istediği ama o zaman yere düşen. (Çünkü kız Prens kılıklıyı seçmişti!...)


İşte bu gül...

Benim Phantom'ım da Orion işte. (Ne yazık ki) Şimdi, lafın dönüp dolaşıp Orion'a geleceğini biliyordunuz (Eğer okuyan herhangi biri varsa?:)) Çünkü sizi uyarmıştıııım!  :))

Orion'la Gerard Butler arasındaki fiziksel benzerlikten daha önce bahsetmiştim. Ama Phantom'la da Orion arasında bazı benzerlikler var. Örneğin kız Phantom'a doğru çekilse de, ruhunun bir yanından, kalbinin bir yanından, sürekli, biz, yani küçük, zayıf insanoğlu, yerçekimi karşısında nasıl çaresizsek, ona karşı da öyle, çaresizmiş gibi, başka yolu yokmuş gibi... Onu seçmedi. Ben nasıl Orion'ı seçmediysem, zamanında. (20 sene evvel. :p yok değil. 4.5 falan. :)) Çünkü bir yandan da zararlıydı o. Doğru değildi... Nasıl açıklanırdı ki, bilemiyorum... Ayrıca Phantom nasıl maskesini çıkardığında yüzünde yara varsa, Orion'ın da fiziksel bir kusuru var. Ya da, yani tam olarak değil ama bacakları çarpık. Ve bana batmıştı o zaman. Ne bileyim. (Estetik kaygılar...) Sonra, teee kaç zaman sonra, bir bilimsel araştırma için yabancı bi grupla gittiğimiz bir yerde, yani aslında kafamda falan hiç yokken, onu düşünmüyorken ve uzun zamandır hiç düşünmemişken, kaldığımız otelde çok garip hissettim... Onun bir zamanlar bana hissettirdiği gibi. Garip bir şekilde huzurlu, tamamlanmış, eksiksiz... 'sevilen'... gibi. Sonra onu rüyamda gördüm. Telefonla konuşuyorduk ve aklımda bunun da bacakları çarpık gene beğenmeyeceğim ben bunu, diye geçiriyordum :p Ne garip tesadüftür ki dünyanın ta öbür ucundan gelmiş oda arkadaşım da o gece eski erkek arkadaşını görmüş rüyasında. Büyülü bir yerdi orası!!! :) Daha sonra başka rüyalar da gördüm... Örneğin, bir tanesinde o bana geri dönüyordu. Bana msn'den bir sürü yeni resimlerini yolluyordu. (Msn'imde falan değil bu arada) Yani işte geri dönüyordu! Ama onunla sex yapmam gerekiyormuş. (Anlaşıldı bu blog'a yetişkin içerik uyarısı koyma zamanı geldi) Niyeyse bi de bu Orion o zaman böyle bi... komik geliyor kulağa ama 'azgın boğa' gibi gözükmüştü gözüme. Böyle bi 'ürkünç' gelmişti... O zaman yaş 17. Neredeyse 22 olacağım şimdi. Orion, orion diye de yaşlanıyoruz anasını satayım. :) (Arka plan müziği: Ben sen, sen diye BİTTİM, oğ-lum, hadi yerime koy birini koyabilirsen...)

Yerine birini koymak demişken:

ŞOK ŞOK ŞOK! ŞOK GELİŞMELER!

Orion facebook'una tammm bi Bilkent kaşarı kılıklı, sosyete özentisi, kıç hizası etekler giyip, kıçını başını açıp pozlar veren ve kendini de bi halt zanneden salak kızın tekini eklemiş. ÇOK GÜZEL! (Alkışlıyoruz) Sonunda layığını bulmuşsun, bebeğim. Var ya, Orion, umarım o alır senin o TAŞ kalbini, ve ÇATIR ÇATIR kırarrr, sonra da fırrrlatıp atar (bi paçavra gibi. :p:P) (Ve değerimi anlarsın... Bir zamanlar bi Baby Jean vardı, melek gibi kızdı, ilk başta böyle biraz aksi falan davranıp ona götürdüğüm çiçeği bi kafama atmadığı kalmıştı ama, iyi kızdı vesselam, sonra beni aradı da, ben hayatımın fırsatını depptimmm, kıymetini bilemedimmm, şimdi nerden bulacam ben aney Baby Jean gibisini!... dersin. HIH!:))

Bu arada senaryo yazıyorum ama sadece eklemiş yani... Şüphelenilecek bi durum olmayadabilir. Ve ayrıca çocuk facebook'umda bile değil artık. Ama ben sürekli isminden aratıp takip ediyorum piskopat piskopat. :)

Diğer Oğlanlar

Gelgelelim...Diğer oğlanlara...

1. Kimyacı: Kimyacıdan BUZZZ gibi soğudum- çok sıkıcı biri yahu! Fazla huzurlu bi insan. Ben fazla huzurlu insanlara gelemem. Evvelden Isadora'da da vardı böyle bi 'çıkayazdığım' çocuk aman Allahım ben ne kadar heyecanlı hareketli falan bi tipsen o da öyle bi koltuğa oturt 10 sene sonra aynı yerde bulurmuşsun birisi. Yani işte her şeyden memnun. Olsada olur olmasa da olur falan. Bir ev alır oturur. 40 sene aynı evde, aynı sokakta oturur. Yani çok da kötü değil aslında ama, bilemiyorum, ben onun yanında sanki bende bi sorun varmış gibi hissediyordum. O her şeyden o kadaaar mutluydu ki, ve o kadaaar anlayışlıydı ki... (Özetle: KİMYACI; "You're dismissed!"** :p:P)

2. Kurstaki dahi kılıklı egzantrik tip: Haaa... Şimdi orda dur. Benim böyle egzotik tiplere ilgim oluyor. Kültigin de egzotikti mesela. Bu da öyle. Çünkü sanırım tam 4 haftadır aynı kıyafeti giyiyor ve ilk günler kimseyle konuşmuyor, 'nerd nerd'*** yürüyüp gidiyordu falan! (Gözlüklü zaten. Ama ben gözlüklü tipleri severim; 2 şartla; burnu ve dudakları düzgünse/güzelse) Neyse sonra biz hani Kimyacıyla çıkışta yürüyorduk ya, bu da geçen bize katıldı. Geldi, ne tarafa gidiyorsunuz falan diye.. (Ay yerim:)) Sonra konuşunca çok tatlı olduğunu  fark ettim. Daha önceden de sürekli orda burda, kantinde koridorda karşılaşıp duruyorduk, bi iki kere de bana baya bi baktığını fark eder gibi olmuştum ama ben bu tür küçük tefek şeylere pek prim vermiyorum. Bakalım bugün nolacak...

3. Eskilerden birisi; bir zamanlar çok düşündüğüm birisi; tanıdığım en sanatsal birisi, şu anda da -tesadüfe bak ki- facebook fotosu phantom'ın maskesiyle çekilmiş bi resmi olan birisi... İsmiiiii M. M de geçen yaz Almeida'da çıkayazdığım bi çocuk... Aslında sohbeti falan muhteşemdir. Ama çok pintiydi. Cidden. Azcık da hödüktü. Ve hiç maço değildi. İşte o da bu sebeplerden dismiss olmuştu. Ve baya da tersledim herhalde sonra bir daha konuşmadık. Ve 1 sene geçti. Sonra ben onu dün, facebook limited profile'den normal'e terfi ettirdim. (Birden içimden geldi:)) Sonra onunla tekrar konuşmaya başlama ihtimalimin beni mutlu ettiğini fark ettim. Eskiden HER GÜN konuşurduk. Sonra beraber, ama ayrı yerlerdeyken, ama aynı anda dizi izlerdik falan. (Arkadaşlar duyduklarında bu ne romantiklik demişlerdi :))

Şu diziyi (Ki çok tatlı bi soundtrack'i vardı)

Haydi Tıkla Tıkla! (Valla çok güzel :))

http://www.youtube.com/watch?v=6k36cvOXDpo

"Every night I drive away from you... I see the mountains I have yet to move..." -Let It Go, Fauxliage


sağdaki herif vampir ;)

4. Beni iltifatlara boğan, ne zaman ne zaman ne zaman görüşüyoruz ben atlayıp gelecem, sen gel, hemen gel, ne zaman gelcen, kalp, kalp, kalp, yapan ZİBİDİ, şimdi Cenevre'den tatilden döndü ve orda bi kız görmüş onu anlatıyor bana. İtalyan'dan bahsediyorum, evet. Kesinlikle güvenilmezler. Bu ne şıpsevdilik ya. Bi de anlatıyor utanmadan. Neyse ki ben de onu yedekte tutuyordum- o yüzden sorun yok. O yüzden çok kızmadım yani :p

5. Facebook'tan mesajlar atıp uzunn uzunnn konuşan bir daha Isadora'ya ne zaman geliyorsun bilmem ne diyen gerizekalı aptal salsacı'dan da ses seda yok... Ne garip bunlar ya... Ya da bende mi bi gariplik var? Noluyo, niye kaçırtıyorum bunların hepsini anlamadım gitti. (Neyse kalan sağlar bizimdir. :P)

6. Bu da bi başkası... Hafiften yazma durumları vardı bana, Isadora'dayken sonra görüşelim görüşelim dedi, ben pek oralı olmadım, çünkü baştan beri bi 'pis çapkın' ya da böyle 'içkici' ya da bad boy ama really bad boy izlenimi veriyor bana nedense. Sonra işte bu, inşaat mühendisi, Irak'ı mı ne bi yere gitcekmiş, "Alkol ve kadınlar olduktan sonra her yerde mutlu olurum." dedi. (Peh!) Sonra işte bu 'doycakmış ki' evlenince evinin erkeği olcakmış. (Peh!) E senin mantığınla dedim, evinin kadını olmayı planlayanların da önce bi doyması lazım, dedim. İstediğini yap, gibisinden bi laf etti (biraz gıcık oldu tabi). Yalnız, PARDON DA? İstediğini yap ne demek, zibidi, senden izin mi alcam, hangi sıfatla 'istediğini yap' falan. HADDİNİ BİL! (ehehe :)) Yok öyle tepki göstermedim de.. Konu ben değilim sonuçta, ben senin düşünce tarzını irdelemiştim, gibisinden bi laf ettim.

Notlar

-Salsacıyla konuşmak istiyorum ama ona mesaj atmıcam çünkü en son ben atmıştım. Salsacı birazcık Gerard'ı anımsatan bi tip (gözünün kahverengi olmasını saymazsak) Ama fark ettim ki aynı kültürel derinlikte değiliz. (ukalalık gibi olmasın ama)

-Bugün nerd'ü göreceğim. Yupi yupi yupi. Canım da sıkılıyor. Benden bi yaş küçük galiba ama gene de çıksam fena olmaz. Bundan sonra bele Orion efendi, bundan sonra, nerde gece orda sabah (ne derler? çeşitli deyişler var bu konuda?!:D:P) "If you thought I would wait for you, you thought it wrong..."****
 -Beyoncé

-Yakında M. ile ya da Mister M. de diyebiliriz; barışma konusunda bi adım atmayı düşünmekle beraber; onun da bu fırsata hoplaya zıplaya atlayacağını düşünüyorum. (Bu kadar da alçakgönüllüyüm yani:p) M. aslında başlı başına apayrııı bi başlık konusu. Yazılacak çok şey var bu ilginç genç adamla ilgili.

Coming Soon...

*"You know, even as a kid, I always went for the wrong women. I think that's my problem. When my mother took me to see Snow White, everyone fell in love with Snow White. I immediately fell for the Wicked Queen." -Woody Allen

** Elendin. :p

***İnek inek :p

****Seni bekleyeceğimi düşündüysen kusura bakma ama cidden SAFmışsın. :P

4 yorum:

  1. valla dayandım sonuna kaa okudum =)

    YanıtlaSil
  2. gerçekten mi? tebrik ediyorum; bunu başaran kimsenin çıkmayacağını düşünmüştüm. :D

    YanıtlaSil
  3. bende başardımmm:))bende dayanamadım hepsini okudum :)

    YanıtlaSil
  4. üzgünüm ama zey0zey birinci seçildi kendimce, artık bi dahaki uzun, sıkıcı yazıya.. ama gene de tebrik ederim :D

    YanıtlaSil