Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Bu Gece Almeida'ya Uçuyorum

Aslında 'uçmuyorum'. Gayet xxx firmasının xx:58 otobüsüyle gidiyorum. (Bütün bilinmeyenler x oldu; mantık hatası oldu; düzeltiyorum; burada x sansürlenen her şeyi, birbirlerinin aynısı olma koşulu olmaksızın temsil ediyor.)

Kıyafetlerimi hazırlarken %98'inin içine şu an sığmadığım gerçeği bir kez daha suratıma çarpıldı. Ama gene de aldım, yoksa 2 pantolon, 3 bluz, bi sırt çantası mı gidecektim koskoca Almeida'ya? Aslanlar gibi bavulumu aldım gidiyorum işte... Veee olmayan kıyafetlerimi. :(

Girl hitch-hiking
 Resimdeki kızın otostop çekmeye çalışıyor olması, bana Im Juli'yi anımsattı. Yani Fatih Akın'ın "Temmuzda" anlamına gelen filmi. Çok önceleri o zamanlar çok yakın olan bir arkadaşımla izlemiştik. (Hayır, Orion değil.) O Almeida'da bense Isadora'dayken izlemiştik. Nasıl mı? Aynı anda, online olarak. :) Onun 2. ya da 3. izleyişiydi, benim ilk. Sevmiştim tabi ki, başroldeki kızın ortaokulda gıcık olduğum kendini okulun en güzel kızı sanan kızı anımsatmasına rağmen. Temmuz bitmek üzere: Temmuz'un son dakikalarını ise Almeida'ya giden otobüsün kalkmasını bekleyerek geçireceğim.

Im Herz Im Bauch Im Juli


"Nothing happens, nobody comes, nobody goes, it's awful."* İşte beklemek böyle bir şey... Kendi yepisyeni blog'umla ilgili de böyle hissediyordum. Sanki Texas'ta tek bir kaktüsü barındıran kurumuş otların bittiği tozlu bir yol kenarında bir Cowboy cafe'si (tavernası?) açmışım gibi hissettim. Gelen yoook, giden yok... Bari Eugene gelse. Farları çalışmayan arabasıyla Eugene gelse ve "Bana bi içki ver, bebek", dese. Eugene'i merak edenler için, Eugene şöyle bir adam:


Eugene, "Wristcutters: a Love Story" adlı filmden
Ve ilk blog'umu takip eden kişinin kim olacağını merak ediyordum. Buradan İnsanat'a hoşgeldin demek istiyorum. Twitter'da bir arkadaş şöyle demişti yeni follower'ları için: Her yeni follower geldiğinde program yapan org piyanisti gibi dındırıdın, ooo Necla hanımlar da burdaymış dındırıdın, ooo Jale hanım siz de hoşgeldiniiiz, diyordu. Benimki de biraz öyle oldu. :)

Bugün nefret ettiklerim:

-Bavul toplamak

Ben bavul toplamam gerçi. Ben içine mümkün olduğunca maksimum şey atarım. Ta ki bavul patlayana dek şişene kadar. Taşımak falan, hiç sorun değil benim için. Asıl kabus: ya oraya gittiğimde "Aman tanrım, bunu neden almamışım?" dediğim bir şey olursa... En büyük kabusum bu. Daha önce yaşadım çünkü ve bir kızın başına gelebilecek en kötü şeylerden bir tanesi.

Bugün çok sevdiklerim:

-Yolculuk duygusu... Bir yerden ayrıldıktan ve bir yere varmadan önceki o ara faz. Gece yolculuğu, mola verilen yerde dışarıdaki serinlik duygusu, düşünceler, yolculuktayken görülen rüyalar...

 Merak ettiklerim:

-Almeida'da başlayacağım kursta karşılaşacağım insanlar

Son olarak Estragon'la Vladimir arasında geçen** şu diyalogla bitirmek istiyorum bu seferki yazımı:

-Harika bir yer. Müthiş bir manzara. Her şey çok güzel vs. HADİ GİDELİM!

-Gidemeyiz.

-Neden?

-Godot'yu bekliyoruz.

xoxo

B.J.

*Hiçbir şey olmuyor, kimse gelmiyor, kimse gitmiyor, berbat bir şey bu. (Waiting for Godot, Samuel Beckett)
**Waiting for Godot, Samuel Beckett

Not: 'Tavernama' gelen giden  cowboy'lar, cowgirl'ler :) olursa lütfen bir iz bırakınız, ...ki çölün düşündüğüm kadar ıssız olmadığını anlayayım.

6 yorum:

  1. orionu düşlemeyi seviyorsun. o olmazsa sanki sen yoksun gibi. belli ki ruhunun anahtarları onda değilmiş. ama insanız işte. varlığımızı böyle hissedebiliyoruz. ama geçmişi affetmek, barışmak ve silmek iyidir. ama hatırlamakta ve herşeyi gerçekleşmemiş bir ilişkinin kahramanına yüklemekte edebi bir tat var değil mi. bu senin dünyaya edebi, şiirsel baktığını gösteriyor. izlediğin, okuduğun, dinlediğin sanat eserlerinin etkisi.

    ama iyi ki böylesin.

    kalamar, denizin kokusu (denizin tuzu nereden geliyor), hayata sürekli şaşırmak nefis bişi, (aslında orionu bulup, bulmak zor bişi olmasa gerek, onun için değil, sadece kendin için, ona olan duygu-düşüncelerini anlatsan, ona içini boşaltsan ve sonra silsen geçmişini, iyi olabilir, ama böyle söylemek kolay ve yüzeysel belki de, çünkü hayalinde yaşatmak ve büyütmek, büyülü hale getirmek daha tatlı bir hüzün-hoşgeldin hüzün-)

    YanıtlaSil
  2. üstteki yorum ikinci yazına idi. :)

    kilo, olmayan kıyafetler. sevimli.

    fatih akının soul kitchen filmi geçen yılın en iyisi idi. bir de her zamanki gibi pedro almodovar.

    eugene, bavul, yolculuk (bilirsin lao tzu'nun sözü, yol var varmak yok), sıradan gündelik insanlık hallerini anlattığın cümleler ve ruhunu yansıtanlar çok etkileyici (yolculuk an'ı gibi), godot (müthiş di mi), sende godot çok (işin özü beklemeden beklemekte, dünyayı durdurup bir süre, sonra gereğini yapmak ama asla (belki) beklememek, sonuç yok, süreç var),

    çölün ıssız diil. çay bile içilebiliyor.

    YanıtlaSil
  3. Orion yoksa ben yokum olur mu canım; ben yoksam Orion yok; onu ben efsaneleştirip ben yaşatıyorum sonuçta; bugün siz ondan söz ediyorsanız, benim sayemde. Atilla İlhan olmasa biz Pia'yı tanır mıydık sonuçta? Pia'da mı şimdi bütün sihir? :) (en sevdiğim şiirlerden biridir bu arada :))

    Orion'la ilgili bazı kilit noktalar var. Bir tanesi bir şekilde babama benzetiyor olmam onu. bunları da irdelediğim bir yazı yazacağım; düşünüyorum. yazılarım çok fazla eğlenceli değil ama; çoğunlukla kendim için yazıyorum; ya da okuyan 1 kişi olursa; o 1 kişi için. :)

    çölüme ses getirdiğiniz için teşekkür ederim. denizi özlüyorum evet...

    YanıtlaSil
  4. zamanla düşünerek, yazarak çözülecek hepsi. bazen, düşünüp yüzleşmen için yazabilirim bazı şeyleri.

    tüm yazılarını okuyup seni yanlış anlamamaya :) çalışan 1 kişi var.

    :)

    ayrıca, doğruları, iyileri görme sezgin de güçlü.

    yüreğinle gördükçe düzelir herşey, aklınla diil.
    :)

    YanıtlaSil
  5. :)bişi diil.

    ayrıca, kızılderililerle yaşadığımı bile bildin :) cheyennne'ler ve sioux'larla.

    zekisin dedik ya.
    üçüncü göz, altıncı his.
    var bişeyler sende.

    you are the sweetest perfection.

    derslerin, kursların, proje, heyetler. hepsinde başarılar ayrıca. kim tutabilir seni. :)

    YanıtlaSil