Bu blog'ta yazılanların her hakkı yazarın kendisine aittir. Kaynak gösterilmeden ve izni olmadan hiçbir yerde yayınlanamaz.

BALODAKİ DAVETLİLER

Popüler Yayınlar

4 Haziran 2011 Cumartesi

Simon Kızları 6 Kategoriye Ayırırmış!... -Mim

Dün Simon mesaj attı bana "naber" tarzı. (Nabeeer, Nası Gidiyoooo  tarzı :P)


Ben ise bazen, yani konuşmak istediğimde, çok sempatik bulduğum insanlara pat diye alakasız mesajlar gönderiyorum. Örneğin;


Hikaye şöyle başlayabiliyor:


Simon'la ilk okulda bi cafe'de görüştüğümüzde çay almaya gideceğini söylemişti. Ufak bir ayrıntı. Ama, elinde bir elmalı bir de normal çayla gelmiş. Burada elmalı çayı harika yapıyorlar, ben seçenek olsun diye bir ondan bir de siyah çaydan aldım; sen hangisini istersen onu seç diğerini ben içerim dedi. Çok hoşuma gitti!






Sonra karşılaştığımızda mesaj attım ve;


Tarçınlısı da güzel oluyormuş, dedim.


Ne? Hım?! What?


Elmalı çayın : )))


Bu tür şeyler tabi biraz flörtvari olabiliyor. Ama ne yapalım yani hoşlanmasınlar diye höt höt diyaloglar mı kuralım. : p






Bu konuda daha temkinli olmaya karar verdim ama. Bu tür şeyler geldi çünkü başıma. İstenmeden bir hoşlantıya mahal vermek gibi. Mazallah!






Evet, sonra bana bi link gönderdi doğrusu biraz manidar geldi ama çaktırmadım : p

Linki hemennnn sizinle/seninle paylaşıyorum (çoğu zaman yazılarımın bi kişi tarafından bile okunduğundan emin değilim de! : D Olsun! Bazen dönüp ben okuyorum:)))





Sonuncu kız ben miyim acaba? : p :P Ay yay yay Bu ne ukalalık di'mi. The perfect one hadi ordan : P Ama öyle düşünmedim değil! : D


Sonra... Uzuuun uzun konuşmaca ve şarkı linki göndermece. O bana ŞU şarkıyı gönderdi biraz sonra videosunu koyacağım ben de ona senin sesin de iyi gider bu şarkıya dedim. Çok sevindi! Çok şımardım şimdi, dedi. Cidden öyle ama : ) (Yoksa gene mi hala mı umut veriyorum? Arkadaşçayım ama :(( )


İşte onun da öyle... Erkeksi/ efkarlı, değişik bir sesi var... MFÖ konserinde şarkılara eşlik ederken; elinde sırt çantasından çıkardığı plastik şarap kadehi ne yalan söyleyeyim, etkilenmiştim. Ne var ki, sonra, yine kısa boylu olduğu gerçeği suratıma tokat gibi çarpmıştı : ) Ve yine, ne yalan söyleyeyim, esmerliği de hoşuma gitmiyor değil. 


Of Tanrım! Simon da bir sonraki ORION VAKASI yaratmaz inşallah! Önce elimin tersiyle itip sonra kul köle oluyorum da, bazen, huyumdur, sayıklayıp sayıklayıp duruyorum, gönderdikleri şarkılar filan efsane oluyor. (Bkz. UNINTENDED dinlesene! :-))




Sonraaa, benim gönderdiğim şarkıları umarım yanlış ya da kendine gibi MESAJ GİBİ algılamamıştır. : ) Çünkü bi şarkı göndermişti. Doğrusu uyduruktan bi şarkıydı biraz, pek yorum yapmadı, ama bana Shania Twain'in You're still the one I belong to, the only one I dream of, still the one I want for life!... şarkısını anımsattı. (Ve gönderdim bunu anımsattı diye. : D Ama yok ya, o kadar uzun bi geçmişimiz yok  : p : ))


Simon kızları şu kategorilere ayırırmış:


1. Statüye, mevkiye tapanlar 
2. Paraya tapanlar
3. İlgi manyakları
4. Deli olanlar
5. İyi olanlar
6. Çok iyi olanlar


Ben ise 5.5 muşum... 6 da olabilirmişim henüz emin değilmiş : ) (Bu arada 6. kategoriye sadece Veronika girermiş, onun yurtdışındayken çıktığı Polonyalı kızarkadaşı. Hmmm!..)


Ben ya ben? Erkekleri nasıl kategorilere ayırıyorum?


Hmmm... Bu da mim konusu olsun! Ben sonra cevaplayayım...


Erkekler;


Kızları nasıl kategorilere ayırırsınız? (Bunu yaparız evet, değil mi? Biriyle tanıştığımızda, bir sohbet ettiğimizde, yalnızsak ve bir sevgili de arıyorsak...Zihnimizde...Böyle bir ayrım vardır, devam edip etmeyeceğimizi belirler belki de!)


Kızlar;


Ya siz? ; ) ; )

Mimlenenler:


LİMBOLİN


PİTİSCE


SPOT IŞIĞINI ARAYAN KIZ


BY IZOCIN


STUMMSCREAM


SPOTLARIN UZAĞINDA


HAYALLERİN PEŞİNDEN KOŞAN KIZ


DERİNLİK SADELİKTEDİR



38 yorum:

  1. güzel konu en kısa zamanda yanıtlıycam. ama heba olmasın düşünmem lazım;)

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir konu biraz zor ama ben buna hemen cevaplamayacağım düşünmem lazım. Aslında o anda hemen karar veriliyor da böyle düşününce aklıma gelmiyor. :D Şarkıları üstüne alınmış olabilir benden söylemesi. ;)

    YanıtlaSil
  3. limbolin ve QueenE,

    merakla bekliyorum!!!

    Çünkü benim de tabi, kategorilerim var, o an zihnimde oluşan, ve diğer kızlarda bunların ne şekilde olduğunu görüp bi karşılaştırma yapmak istiyorum. : )

    Oy...

    üstüne alınmışsa o zaman,

    benim de kendi üzerime alınmam gerek ^^

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Neden bütün yazıyı link şeklinde yaptın ki? Okurken insanın dikkatini dağıtıyor.

    Yazının bir yerinde şöyle bir cümle gözüme çarptı: Yoksa gene mi hala mı umut veriyorum? Arkadaşçayım ama :(( Sen arkadaşça davranmakla umut vermek arasındaki sınırı kendin ayırt edemiyorsan karşındaki nasıl anlasın?!

    YanıtlaSil
  6. çocuk bildiğin sana iltifat edip, tabiri caizse yavşıyor. bkz: iyi kız statüsü

    Sonra o sana soruyu sorduğunda sen klasik "ama biz sadece arkadaşız" diyeceksin ve bir erkeğin bir kadına karşı söyleyebileceği en büyük küfür, hakaretleri işitmemek için hiç bir sebep yok ortada açık ve net şekilde durum budur.

    @I wanna have a fuckbuddy!
    Dediği gibi sen ayırt edemiyorsan nasıl davrandığını karşındakindende ayırt etmesini bekliyemezsin.

    YanıtlaSil
  7. @ I wanna have a fuck buddy!

    O birden bire elim bir talihsizlik sonucu oldu öyle. Senin için üşenmeden değiştirdim.

    Şimdi, aynı zamanda @StummScream'de söylüyorum (Ayrıca başka yorum yazacak kişi olursa buyursun, olumlu karşılarım): şöyle bir şey; ben mesela bu kişiye karşı cidden sevgi duyguları besliyorum; hiçbi şirin bi şey söylemeyeyim? Bana karşı hep çok yardımsever, hep çok değer veren, tatlı, hoş, zarif davranmış bi insan... Sohbetlerimizden çıkardığım kadarıyla kişiliğine karşı gerçek anlamda bi sempati duyduğum, ince ruhu derin bir bakış açısı olduğunu düşündüğüm bi insan sırf bana karşı hiçbi umut beslemesin diye hödük hödük mü davranmalıyım?

    bu bir...

    ikincisi de;

    ya ben de karar veremiyorsam duygularıma??

    Ne bileyim mesela ona değer verdiğim için o şarkıyı sen de güzel söylersin sesine yakışır demem; bu hoş bir cümle evet, tatlı bir şeyler duymayı hak ediyor diye düşünüyorum, ama yani ümit vermek mi oluyor?

    sırıtıp kırıtıp kendimi övmüyorum başka taliplerimi anlatmıyorum ya!? (ucuz flörtvari tavırlar?!)

    ne bileyim...

    ayrıca hiçbi kategoriye sokamadığı kızın onun soulmate'i olacağını düşüneceğini söylemişti, yani beni dışarıda tutuyor, arkadaş olduğumuzu biliyor herhalde?

    YanıtlaSil
  8. Bu arada Simon'ın gönderdiği link baya komik ilk baktım meğer buraya koyduğum çalışmıyormuş şimdi düzelttim bakabilir isteyen olursa..

    YanıtlaSil
  9. İşi yokuşa sürüyorsun. Kimse sana hödük gibi davran demiyor. Sadece araya sınır koymasını bilmen gerekli.

    Eğer duygularına karar veremiyorsanda yine sınırlar çerçevesinde hareket etmelisin.

    YanıtlaSil
  10. işte mesela bu sınıra sence; bence hoş bir düşüceyi düşünüp de *ifade etmemek* dahil mi? duygularıma karar veremediğim durumlarda çemberin içerdiklerini somut biçimde tanımlayamadığım için afallıyorum sanırım. bu konuda daha belirgin örnekler verebilirsen belki daha iyi olur...

    YanıtlaSil
  11. Bunun büyük oranda konuştuğun konularla ilgisi var.

    Ama mümkün olduğunca genel konuştuğunda zaten karşındaki insan o sinyali alır. "Benim yerimde kim olsa aynı şeyi söylerdi, herkes bunu beğenicektir" gibi senin özel fikirlerinden çok daha genelmiş gibi yansıtacak cümleler kurman.

    YanıtlaSil
  12. evet...genel cümleler!.. not alıyorum... aldım. sağol : )

    aslında beni ona karşı tam olarak yönelmekten alıkoyan ondaki şu hala öss modundan tam çıkamamış ergen/inek/harika üni.nin harika başarılı öğrencisi modları. geek dediğimiz... yani bir şekilde; o olgun olmayışı, satır altlarını okumayışı, her ne kadar romantik vs. olsa da tecrübesizliği sezmem soğutuyor belki de... çünkü onun "antreman kız arkadaşı" olmak istemiyorum belki; tüm bunları öğrenirken harcadığı, ya da benden 6 ay küçüklerden ziyade daha olgun erkeklerden hoşlanıyorum.

    işte böyle

    YanıtlaSil
  13. aman allahım ne tatlı ne özenle hazırlanmış bir mim bu?! bayıldımmm :)

    YanıtlaSil
  14. Olgunluk konusu tehlikeli bir konudur. Zira eğer kişi bunu belirleyecek olgunluğa sahip değilse olgunluktan kastı genelde şunlardır.

    http://stummscream.blogspot.com/2011/06/olgunluk-derecesi.html

    YanıtlaSil
  15. Çok teşekkür ederim Mia :* :* Düşünceni gerçekten merak ediyorum!!

    StummScream,

    Ben, daha tecrübeli birini arıyorum. Para değil; yani üstü kapalı serzenişleri fark edip ona göre hamleler yapabilecek, gönül almasını bilebilecek vs. Biraz da kırılganım ondan belki. Babam yok, ondan belki...Bilmiyorum ki; daha tecrübeli hayatta daha görmüş geçirmiş ve aynı zamanda şefkatli birini arıyor olabilirim. (bu da belki 7,8 yaş büyük birine denk gelir)

    Aslında Simon güven veriyor. Korumacı da olduğunu düşünüyorum. Ama bir hayli tecrübesiz işte. : ( Bi de kısa boylu. (Bunu daha önce söylemiştim. dimi? bi milyon kere:p)

    Yine de bazen kendimi onu düşünürken yakalıyorum! :-)

    YanıtlaSil
  16. tam da şu kız mıdır kadın mıdır tartışmaları arasında çok tehlikeli bi mim olmuş :)

    şarkılar, anlamlı sevgi sözcükleri... ne güzel günlerdi. ben de geçtim o yollardan. ama erkeklerin sözüne pek güvenme. daha başka kızlara veya daha başka amaçlara yönelebilirler.

    YanıtlaSil
  17. Sonuç olarak yazdığım yazının ikinci bölümündeki kriteri teyit eder gibisin?

    YanıtlaSil
  18. @ry hahaha buradan anlıyoruz ki sen ikiye ayırırsın:

    kızlaaar
    kadınlar.

    : p

    enteresan yaklaşım. (şaka yapıyorum tabi ki:))

    stummscream;

    bi bakıma. ama o boyutta demedim. cidden. bi insanın ruhuhun ince ve romantik olması farklı bir şey; bir ilişkiyi mahvedecek potansiyale sahip çocuksuluktan arınmış olması farklı bir şey. o çocuksuluktan arınmış olması da illa babalığa yakın aşmış mertebede bir şefkat ve olgunluğu getirmek durumunda değil.

    kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama şöyle tahmin ediyorum en azından birkaç ciddi ilişkin olmuştur.

    ilk seferindeki olayları ve sözleri ve duyguları ele alış biçiminle şimdiki aynı mı?

    bu çocuğun ise kısa süreli birkaç şey dışında hiçbi şeyi olmamış anladığım kadarıyla hiç aşık olmamış vs. ineğin teki. sadece çalışmış çalışmış türkiye'nin en iyi bir iki üni.sinden birinin en iyi bölümüne girmiş sonra çalışmaya devam etmiş. öss ergen modu devam yani...

    şimdi biraz daha açıklayabildim mi?

    hani hissediyorum ki belki bi 7 yıl sonra onu daha çok begenebilirdim... o hamura o 7 yılın işlenmişliğinin eklenmesi, gibi..

    YanıtlaSil
  19. Kadınların hisleri kuvvetlidir. Sen öyle hissediyorsan vardır birşeyler muhtemelen.


    İnsanlarla ilişkilerin, bulunduğun konum, yaşadığın hayat bulunduğun konumu ve duygularını ele alışını değiştiriyor. Gördüğün gibi ben insanları kategorilendirmeyi tercih etmiyorum. Çünkü elimdeki veriler ve kendi düşüncem bunu yapmamam gerektiğinin sebeplerini biliyor.


    Bir erkek çalışma hayatına başlamadan çok sağlıklı muhabbetler içerisinde olamazsın. Hep kaçamak, rahat ve özgür bir hayat estantanelerinden bahseder. Çalışmak ve sorumluluk almak ona çok uzaktır.

    Çalışmak demek sorumluluk almaktır. Kendinden büyük insanlardan örnek almaktır. Düzenli bir hayat demektir. Çalışmayan bir insana sorumluluk nedir anlatamazsın.

    Hayatında kaç işi bitirmek zorunda baskısı altında kalmış? Bitiremiyorsa bile bunu açıklayabilecek?

    Ayrıca şunu söyleyebilirimki iş hayatıyla okul hayatı aynı şey değildir. En iyi üniversiteden çık zaten okulda hiç bir şey öğretilmiyor. İş'e başladığın sudan çıkmış balık gibisin üzerine bir de orada ben şunu yaptım. Şöyle derece aldım diye hava atarsan hem ezerler hem de ayağını kaydırırlar. İş ortamı kolay bir ortam değildir. İnsana çok şey katar.

    Bir diğer madde olarak bana en çok şeyi katan yalnızlıktır. Etrafında hiç kimse olmadığı günler, aylar olmuş mudur acaba?

    YanıtlaSil
  20. benim için kadınlar ikiye ayrılır. etek giyenler ve etek giymeyenler. etek giymeyenlerden korkuyorum ama etek giyenlerden daha çok korkuyorum. çok tehlikeli oluyorlar.

    YanıtlaSil
  21. @StummScream evet demek istediğim de bu, edebi bilgisi şairane ruhu bilmem ne nin yanında bir de sorumluluk almamış, hayatı boyunca hep babanın annenin koruyucu kanatları altında yaşamış halleri var onlar bana çok çocuksu geliyor cazip gelmiyor sanırım. hali vakti de yerinde biri zaten. bi sıkıntı çekmemiş, bence şu ana dek ona büyüdüğünü, gerçek dünyaya adım attığını hissettirecek biri olmamış... belki de bu yüzden onu çok erkeksi bulmuyorum öyle gelemiyor bana daha çok sevimli bir arkadaş gibi geliyor.

    çalışan erkeklerle ilgili tespitlerin çok doğru bence de...

    üniv. hayatında oo yea eğlenelim free takılalım modları.

    @ry

    çok haklısın. bir karşılaştırma çalışması olarak erkeklerin hepsi pantolon giydiğine göre onlar hep aynılar? :)

    YanıtlaSil
  22. 04 Haziran 2011 10:49 zaman damgalı mesajında "ben mesela bu kişiye karşı cidden sevgi duyguları besliyorum; hiç mi şirin bi' şey söylemeyeyim? Bana karşı hep çok yardımsever, hep çok değer veren, tatlı, hoş, zarif davranmış bi insan... Sohbetlerimizden çıkardığım kadarıyla kişiliğine karşı gerçek anlamda bi' sempati duyduğum, ince ruhu derin bir bakış açısı olduğunu düşündüğüm bi' insan sırf bana karşı hiçbir umut beslemesin diye hödük hödük mü davranmalıyım?" demişsin. Bu konuda StummScream "Kimse sana hödük gibi davran demiyor. Sadece araya sınır koymasını bilmen gerekli." demiş, çok da güzel demiş, tebrik ediyorum kendisini akıl dolu yorumlarından ötürü. Daha sonra sen "işte mesela bu sınıra sence; bence hoş bir düşünceyi düşünüp de *ifade etmemek* dahil mi?" diye sormuşsun ve StummScream 04 Haziran 2011 11:37 zaman damgalı mesajında yine mükemmel bir cevap yazmış, bu konuda ona tamamen katılıyorum. Ayrıca sorduğun soruya cevap vermem gerekirse de, umut vermek istemiyorsan umut vereceğini düşündüğün her şeyi söylemeden yutman gerekir, benim şahsi fikrim bu yönde.

    04 Haziran 2011 12:28 zaman damgalı mesajında "Ben, daha tecrübeli birini arıyorum. Para değil; yani üstü kapalı serzenişleri fark edip ona göre hamleler yapabilecek, gönül almasını bilebilecek vs." demişsin. Benden sana bir soru: Siz kızlar/kadınlar, neden hep biz erkeklerin söylediklerinizden, üstü kapalı ifadelerinizden anlamamız "gerekeni" şıp diye anlamamızı bekliyorsunuz? Peki sen kendin gerektiğinde, zamanı geldiğinde karşı taraftan beklediklerini karşı tarafa verebilecek, gerekli hamleleri yapabilecek misin?


    Dipnot: 04 Haziran 2011 10:49 zaman damgalı mesajında soulmate sözcüğü yerine o kelimenin Türkçe karşılığı olan "ruh ikizi" kelime grubunu kullanabilirdin öyle değil mi? Yeni İngilizce öğrenen ve bunu her fırsatta etrafındakilere belli etmeye çalışan ergenler gibi satır aralarına bu şekilde İngilizce kelimeler sıkıştırılmasından hayli rahatsızım. Bizim dilimiz Türkçe, İngilizce biliyor olabilirsiniz tamam ama lütfen İngilizceyi Türkçe anlaşamayacağınız kişilerle iletişmek için kullanınız.

    YanıtlaSil
  23. @I wanna have a fuckbuddy!
    Gerçekten güzel yerlere değinmiş.
    Biraz argo olan bir söz vardır. "tatmin edemiyeceksen, tahrik etmeyeceksin"

    Karşındakinden bir şeyler isterken sen de onlara eş değer özellikler taşımalısın. Yeri geldiğinde üstü kapalı söylediğin bir şeyi karşındaki insan diğer türlü denilebilecek bir şey düşünür ve onu baz alarak bir davranış sergiler ve bu senin hiç hoşuna gitmez. Bunu yaşadım biliyorum. Başkasının senin düşüncülerin üzerinden düşünmesini bekliyemezsin. Hem sen onu kendi olduğu için sevmiyormusun?

    Soulmate olayıda hakikaten oldukça çiğ duruyor.

    Bunlar tamamen yapıcı eleştirilerdir. Kimseyi itin bir tarafına sokmak gibi bir amaç içinde değilim. Etrafta yeterince herşeye "evet ve çok güzel" diyen bir sürü pollyanacı zihniyet var zaten biz de biraz gerçekçi olalım. Bence böylesi daha iyi.

    YanıtlaSil
  24. Yazılarını satır satır okudum. Daha önce de okuyordum ama, blogların kapanıp açılması sonra girememe gibi durumler bizi çıldurttı aslında. ama sayfama gelip yorum bırakman beni mutlu etti doğrusu. teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  25. @i wanna have a fuckbudyy!

    "umut vermek istemiyorsan umut vereceğini düşündüğün her şeyi söylemeden yutman gerekir", benim şahsi fikrim bu yönde; demişsin, doğru, belki öyle olması gerekir, her tatlı düşünce sırf "hak ediyor" diye karşındaki kişiye söylenecek değil, yalnızca o kadar zarifliklerinden sonra *cidden* hak ediyor diye düşünmüştüm; akabinde "ama arkadaşça söylüyorum, dostça görüyorum" manevrasını yapamadım. belki de onun tatlı davranışları da hislerim konusunda aklımı karıştırdığı için...

    ama iyi ifade etmişsin yutma olayını.

    @StummScream


    tatmin-tahrik biraz ağır kaçtı, çünkü daha önceden de belirttiğim gibi ben onunla sadece sohbet ettim, derin konularda da etmiş olabilirim; ama *tahrik* anlamında flörtvari bir yaklaşımım bile olmadı. biraz sadece ikimiz vakit geçirmek tahrikse eyvallah.

    diğer konuda sana katılmıyorum. ben tecrübeli görmüyorum kendimi. kendim gibi tecrübeli olmayan biriyle de büsbütün hiçbi uzun soluklu ilişki de yürütemeyeceğim kanısındayım. atıyorum elim kanıyor diye başka bir eli kanayan birini mi bulayım yara bandı verecek birini mi...

    daha naif yaşça küçük kızlardan hoşlanan daha olgunca erkekler var; ben de onları kendime daha uygun görüyorum; sadece şu anki okul çevremde çok fazla yoklar, olsa onlardan birini değerlendirmemin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum.

    @i wanna have a fuckbuddy! ve StummScream

    Türkçe'ya sahip çıkılması konusundaki kaygılarınızı anlamak ve bunlara katılmakla beraber; burası benim her ne kadar yoruma açık olsa da özel günlüğüm olduğu için; bir hissi kendime göre en güzel ne şekilde ifade edebileceksem ya da o anki duygu halimde aklıma ilk ne gelmişse öyle yazıyorum.

    ilaveten;

    ben ruhikizi sözünü sevmem, o da ayrı bir konu. soulmate daha derin hem ruh hem de arkadaşlık sözcüklerini birleştirdiğinden daha anlamlı gelir (ikiz kardeşçe duyguları çağrıştırıyor). bu bir günlük sonuçta Hürriyet gazetesi köşe yazısı değil; ben de bir sürü dahi anlamındaki -de'leri, -da'ları bitişik yazanlara -mısın'ları,-musun'ları ayırmayanlara çok sık rastlıyorum blog'larda (blog'a da blog diyoruz çoğunlukla mesela?? siz ne diyorsunuz?) ama üzerinde durmuyorum.

    YanıtlaSil
  26. @Profösör

    Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  27. Oradaki tahrik-tatmin konusu kelime manası olarak değil bağlantı olarak söylenmiş bir söz.

    Ayrıca ben uyum sağlayan birisiyim diyorsan tabi ki karşındakinden birşeyleri isterken onun dediklerinede uyacaksan pekte sorun çıkmayacaktır.

    YanıtlaSil
  28. @Marilyn Curie; çok yerinde bir tespit.

    YanıtlaSil
  29. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  30. "Türkçe'ye sahip çıkılması konusundaki kaygılarınızı anlamak ve bunlara katılmakla beraber; her ne kadar yoruma açık olsa da burası benim özel günlüğüm olduğu için bir hissi kendime göre en güzel ne şekilde ifade edebileceksem ya da o anki duygu halimde aklıma ilk ne gelmişse öyle yazıyorum." demişsin ancak dil isimlerine gelen çekim eklerinin kesme işareti ile ayrılmadığını söylemek isterim.

    Ruh ikizi sözünü sevmiyorsan "ruh eşi" diyebilirsin, Türkçe zengin bir dil olduğu için bazen bir kelimenin birden çok karşılığı olabiliyor dilimizde.

    Benim orada soulmate sözcüğüne karşı çıkmamın sebebi biraz da Türkçe eklerin İngilizce kelimelerle birleştiklerinde oluşturdukları eğretilik.

    Bu konuda birine tepki gösterdiğimde karşılaştığım klişe tepkilerden birisini göstermişsin ayrıca. "Köşe yazarı değilim ki ben, o yüzden de Türkçe konusunda o kadar ince eleyip sık dokumama gerek yok" demeye getirmişsin ama öyle değil işte. Ben dikkat etmezsem, sen dikkat etmezsen, kim dikkat edecek?

    Ayrı yazılması gereken bağlaçları, soru edatlarını birleşik yazanları uyarmanı "şiddetle" tavsiye ediyorum.

    YanıtlaSil
  31. @i wanna have a fuckbuddy!

    kelime konusunda o anki duygumu ne daha güzel ifade ediyorsa onu kullanmaya devam edeceğim. gramer tamam, dili en iyi şekilde kullanmak, anlatım hatası yapmamak hepsi tamam da; bir özel alanda o kelime o insanda ne çağrışım yapıyorsa o kullanılır. bunu şu şekilde de kabul edebilirsin "hani yabancıların 'soulmate' dediği var ya" çünkü benim bildiğim kadarıyla bu çok da fazla kültürümüzde doğmuş bir olgu değildir, bize de Amerikan medyası ve filmlerinden yerleşti. Ayrıca şöyle de bir durum var ben yurtdışında yaşadım, Amerikan lisesine gittim, ruh eşi deyince hiçbir şey ifade etmiyor soulmate deyince ediyor, günlüğümde de kaydının bu yüzden soulmate olarak kalmasını istiyorum. belki tırnak içine alabilir, açıklama yapabilirim, dilimizdeki karşılığına dair. ama ben bu kelimeyi seviyorum.

    Benim tepkimi "klişe" olarak nitelendirmeyle peşinen onu önemsememeye çalışarak herhangi bir yaratıcı düşünce öne sürmeden üste çıkmaya çalışan insanların tipik özelliklerini göstermişsin. :) demiyorum, çocukça oyunlara girmek istemem.

    bunca insan bunu demişse, durup düşünmek yerine "klişe" olarak nitelendirmişsin. bu da senin "tartışabilme" ve "yeni fikirlere açık olma" konusundaki esnekliğini(!) gösteriyor olmalı.

    Ayrıca ben gayet noktasıyla virgülüyle, grameriyle gayet düzgün yazdığımı düşünüyorum (çünkü dikkat de ettiğim bir husustur.) karşılaştığım birçok "blog" a göre (buna ne diyeceğiz bu kelimeye?) Ama sen bi tane yakalamışsın,

    ""Türkçe'ye sahip çıkılması konusundaki kaygılarınızı anlamak ve bunlara katılmakla beraber; her ne kadar yoruma açık olsa da burası benim özel günlüğüm olduğu için bir hissi kendime göre en güzel ne şekilde ifade edebileceksem ya da o anki duygu halimde aklıma ilk ne gelmişse öyle yazıyorum." demişsin ancak dil isimlerine gelen çekim eklerinin kesme işareti ile ayrılmadığını söylemek isterim."

    sağolasın.

    "i wanna have a fuckbuddy" gibi Türkçenin özüyle son derece bağdaşan bir rumuza sahip kullanıcı için iyi performans doğrusu.

    YanıtlaSil
  32. Ayrıca benim bi "soulmate"ime harcadığın zamanda 150 tane bitişik yazılmış -de, -da ile, 180 tane de -misin, -musun yakalardın, anadilimizin azim savaşçısı.

    Davanı destekliyorum da, stratejinde bir hayli çarpıklıklar var, bir de yanlış yerlerde suçlu arıyorsun.

    YanıtlaSil
  33. "Bunca insan bunu demişse, durup düşünmek yerine 'klişe' olarak nitelendirmişsin. Bu da senin 'tartışabilme' ve 'yeni fikirlere açık olma' konusundaki esnekliğini(!) gösteriyor olmalı" demişsin ancak bazı şeyler vardır, o konularda esneklik gösterdiğin an kaybedersin, haklıyken haksız duruma düşersin, bu sebepten ötürü de tartışmaya girsem de bana karşı benimkinden farklı bir düşünce öner sürülse de, ben davamdan ve kesin olarak doğru olduğuna inandığım şeyden vazgeçmem ve taviz vermem. Haklı olduğumdan yüzde yüz emin olduğum bir konu varsa, oturup tartışırım.

    " 'I wanna have a fuckbuddy' gibi Türkçenin özüyle son derece bağdaşan bir rumuza sahip kullanıcı için iyi performans doğrusu" diyerek de bu konuyu benimle tartışan birçok insanın söylediği noktaya gelmişsin, anlayacağın yine sıradan, görmeye alıştığım bir hareket. "Türkçeyi savunan bir kişi Türkçe dışındaki dillerde rumuz kullan(a)maz" diye bir kural var da bundan benim mi haberim yok?!

    YanıtlaSil
  34. senin seninle tartışan insanları nedense kendi düşünce düzeyinden çoook aşağılarda görme gibi bir huyun var herhalde ki, ne zaman o noktaya gelsem gelinmeyecek noktalara gelmiş oluyorum : )

    tartışmayacaksın o zaman.

    esnekliğini kaybetmemeye çalışan bir insan için

    "Türkçeyi savunan bir kişi Türkçe dışındaki dillerde rumuz kullan(a)maz" diye bir kural mı var?

    derken fazla esneksin. ; )

    üzerinde durmak istediğim de buydu. yazdığın her şey aslında benim dediğim kapıya çıkıyor, benim dediklerimi destekliyor da, ben senin hala yüzde 100 haklı olduğuna inanmana izin vereceğim.

    (hatırlarsan ben de dil konusuna çok özen gösterdiğimi ama bazı durumlarda; "ÖZEL" alanımda -özel alan günlük olur, rumuz olur- bunu bozduğumu -nadiren ufak istisnalar yaratabildiğimi- fakat bunun gramer ya da anlatım hatası yapma boyutunda asla olmadığını söylemiştim. NEYSE!..)

    YanıtlaSil
  35. Ben ne benimle tartışan insanları kendi düşünce düzeyimden aşağıda görüyorum ne de sana cevabımda " 'Türkçeyi savunan bir kişi Türkçe dışındaki dillerde rumuz kullan(a)maz' diye bir kural mı var?" şeklinde bir soru yönelttim. Orada böyle bir şeyin olması mümkün olmadığı ve ben de bunu bildiğim için tepkili bir şekilde sonuna soru işareti ile birlikte ünlem de koyduğum " 'Türkçeyi savunan bir kişi Türkçe dışındaki dillerde rumuz kullan(a)maz' diye bir kural var da bundan benim mi haberim yok?!" cümlesini tekrar incelesen iyi edersin.

    Türkçenin düzgün kullanılması konusunda ortak paydada buluştuğumuz noktaların olması sevindirici ancak "Yazdığın her şey aslında benim dediğim kapıya çıkıyor, benim dediklerimi destekliyor da, ben senin hala yüzde 100 haklı olduğuna inanmana izin vereceğim." deyişini anlamsız buldum.

    YanıtlaSil
  36. Ben de o soruyu yöneltiyor olmanın anlamsız olduğunu (=seni fazla esnek yaptığını ;)) kinaye yaparak belirtmiştim. Dilimizin güzelim süslemelerinden kinayeyi kullandım, seversin diye ama tutturamadım.

    Sen demiyor musun ben dilimize özen gösterilmesini savunurum ama bu İngilizce rumuz kullanmamamı gerektirmez?


    Bak ben de diyorum ki, ben de aynı şeyi savunurum, ama bu onlarca sayfalık günlüğün bir yerinde bir tane yabancı kelime kullanmama engel değildir.

    (=AYNI ŞEY. nesini anlamadın, anlamıyorum. Beni eleştirmen saçma, çünkü sen de kendi uygulamanı benim düşünce şeklim üzerine kurmuşsun.)

    YanıtlaSil
  37. geç oldu ama cevapladım tatlım:)

    YanıtlaSil
  38. tilki kizlarla (karsi cins icin tilki erkek de olabilir) flort (arac farketmez) keyiflidir. iyi arkadasinla,cok guldugun andaki sebepe benzer,hinzir ve muziptir.
    bu surecte yanlis anlasilmasindan korkulanla umulan birbirine cok yaklasir...

    YanıtlaSil